23 Aralık 2008 Salı

ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ ÜZERİNE YÖNELİM

Öğrenci Gençlik
Semt Çalışmaları
Genç Kadın
Bahar Süreci
Yaz Çalışmaları

ÖĞRENCİ GENÇLİK
A) Üniversiteli Gençlik

Bu alanda iki senedir politik gündemimiz olan emperyalist yasalar-Bologna Süreci anlayışımız devam etmelidir. Geçtiğimiz faaliyet dönemi bir kampanya olarak ele aldığımız gençliğin örgütlenmesi konusu da kampanya olarak olmasa da ana yönelim olarak işlenmelidir.Uzun süredir tekrar ettiğimiz üzere bu politik gündem, farklı siyasi hareketlerin gündemine girmemektedir. Salt bu nedenle emperyalist yasalar gündemini işlememek doğru bir karar değildir. Üniversiteli halk gençliğinin mesleki haklarına ve geleceğine yönelik kapsamlı bir saldırı olan yasalara karşı sessiz kalmak ve bunu örgütlenme sürecinin ana parçası haline getirmemek kabul edilemez. Bu konuda esas olan tek başımıza da olsak yapacağımız çalışmalardır. Aynı zamanda diğer örgütlerle bu konuyu tartışmak ve onlarla ortaklaşmaya çalışmak zorunda olduğumuz unutulmamalıdır.
Üniversitelerde bu sene daha iyi bir niceliğe ve niteliğe sahip olduğumuz açıktır. Bu nedenle üniversitelerde birim çalışmalarını oturtmak ve devamlılığını sağlamak, temel örgütsel hedefimizdir. Verimli, pratiğe dönük, kitlelere açık toplantılarla ama sadece toplantılarla değil her şeyden fazla pratikle çalışmalarımıza yoğunlaşmalıyız.
Hiç de küçümsenmeyecek deneyimler edindiğimiz Genç Sen, kulüp, oda çalışmalarının yanı sıra üniversite çalışmalarında esasımız olan Öğrenci Derneği çalışmalarına ağırlık vermek zorundayız.Anlayışımızın yayınımızda da vurgulandığı Genç Sen’in adeta bir siyasetler birlikteliği halinde işlemesinin yanı sıra beklemediğimiz kadar geri tartışmalar ekseninde dönmesi, bu örgüte yaklaşımımızda dikkat etmemiz gerektiğini göstermektedir. Şunu unutmamak gerekiyor ki etkin muhalefet ve kitle örgütlenmesi anlayışıyla yoğunlaştığımız/yoğunlaşacağımız Genç Sen çalışmalarının çok verimsiz olduğu ve yinelenen müdahalelere rağmen düzeltilemediği alanlarda esasımızı bu örgüte vermek yanlış olacaktır.
Üniversite çalışmalarında Öğrenci Derneklerinin yeri, diğer tüm araçların üzerindedir. Bu nedenle dernek çalışmaları, özgünlükleri saymazsak araç ve kitle örgütlenmesi bağlamında esas çalışmamız olmalıdır. Birinci olarak tabandan merkeze örgütlenme, ikinci olarak da kitle inisiyatifini temsil etme koşullarını sağlamayı, olmazsa olmaz sayarak dernek çalışmalarına yoğunlaşmalıyız. Yakın dönemde dernek kurulmasının söz konusu olmadığı alanlarda da kurulması için gerekli çalışmaları farklı araçların yardımıyla sürdürmeliyiz.
6 Kasım süreci, YDG açısından genel olarak önceki senelere nazaran iyi bir kitle çalışması deneyimi olduğu kadar, dışımızdaki nedenlerle birçok alanda verimsiz siyasetler arası toplantılar süreci de olmuştur. Saatlerce süren bu toplantılardan mümkün olduğunca uzak durmak, toplantıların amacını sorgulamak önemli bir gereklilik haline gelmiştir. Bizim açımızdan 6 Kasım gibi süreçler için örgütlenen toplantılar, kitle çalışmasını örgütlemek amacıyla alınan, pratiğe dönük, verimli ve kısa süreli toplantılar olmalıdır

B) Liseli Gençlik
Lise çalışmalarında geçen sene edindiğimiz deneyimler oldukça önemlidir. Bu sene de daha fazla alanda yürüteceğimiz lise çalışmaları açısından ortak bir anlayış oluşturmak gerekmektedir. Paralı eğitim karşıtı ana politik yönelim ekseninde son yıllarda daha da boyutlanan onlarca sorun bulunmaktadır. Üniversitelere giriş sınavları, zorunlu bağış ve aidatlar, gerici-faşist disiplin yönetmeliği, yozlaşma ve çeteleşme, anti-bilimsel eğitim, zorunlu polis denetimi, liselere kamera kurulması gibi daha da sayabileceğimiz sorunlara karşı liseli gençliğin büyük oranda örgütsüz olması, bu saldırıların daha da kolay uygulanmasını beraberinde getirmektedir.
Liseli halk gençliğinin öz örgütlülüğü olan LÖB’lerin birçok alanda olmadığını ve olduğu alanlarda da çok etkin olmadığını biliyoruz. Bunun kimi nedenleri, dışımızdaki etkenlerden kaynaklansa da LÖB’lerden uzak kalmak doğru bir anlayış değildir. Liseli halk gençliğinin inisiyatifini temsil eden ve doğal olarak onların özlük haklarına sahip çıkan LÖB’lerin içinde yanlış anlayışlarla etkin şekilde mücadele etmemiz gerekmektedir. Tüm yolların tıkandığı alanlarda ise kitlelerle birlikte LÖB’leri yeniden kurmalıyız.
Liselerde yönetimin tanıdığı Öğrenci Temsilciliği ve Öğrenci Meclisi gibi araçlara kitle inisiyatifini yansıtma konusunda eksik kalması ve müdahale yollarının kısıtlı olması nedeniyle mesafeli yaklaşmamız gerekirken hem içinden geçtiğimiz dönemin özellikleri (kitlelerin hareketlenmesi ve kendiliğinden tepkilerin artması) hem de LÖB’lerin temelini oluşturmak amacıyla ve hem de bu araçların aslında çok etkin olmadığını göstermek için çalışmalarına katılmayı gündemimize almalıyız.
Yaşanan gelişmelere paralel olarak ivmelenen liseli gençlik mücadelesinin bu sene de artış göstereceğini söyleyebiliriz. Alan özgünlükleri, “Paralı Eğitim” başlığı ekseninde değerlendirilerek, ivmelenen mücadele örgütlü hale getirilmelidir. Bunun dışında diğer liseli gençlik örgütleriyle bağlarımız canlı olmalı, geçtiğimiz senelerde rastladığımız, bu örgütlerdeki yanlış anlayışlara karşı da tavır almalı, bu örgütleri uyarmayı kendimize görev bilmeliyiz.Lise çalışmalarında anda alternatifimizin ne olduğunu içeren çalışmalarımızın olmaması, önemli bir eksikliktir. Bu konuda lise çalışmalarındaki yoldaşlarımızın görev alarak ve uzmanların da yardımıyla çalışmalar yapması faydalı olacaktır.

SEMT ÇALIŞMALARI
Ülke genelinde belli alanlarda yürüttüğümüz semt çalışmalarının esasını işçi ve işsiz gençliği örgütlemek olarak belirlemeliyiz. Sürecin özgünlükleri nedeniyle bugün semt çalışmalarındaki yoldaşlarımız yetişkinlerle de bağ kuruyorlarsa da esasımızın gençlik çalışması olduğu unutulmamalıdır.
İşsiz gençlik konusunda hedefimiz sadece niteliksiz veya teknik işgücü kapsamında işsiz kalan gençlik olmamalıdır. Geçmişten bu yana zaten önemli bir sorun olan ancak son yıllarda daha fazla hissedilen üniversite mezunu işsizler de örgütlenme hedefimiz içerisinde yer almalıdır. Özellikle atanma bekleyen öğretmen adaylarının niceliksel çokluğu ve tepkilerini daha fazla dile getirmeleri mutlaka dikkatimizi çekmelidir.
İşçi gençlik konusunda semt çalışmasındaki yoldaşlarımızın etkin bir plana ihtiyaçları bulunmaktadır.
1. Tamamı zaten işsiz faaliyetçilerle,
2. Ön etüt çalışması yapılmadan,
3. Çözüm araçları ve mücadele yöntemleri belirlenmeden başarılı bir işçi gençlik çalışması yürütmek mümkün değildir. Özellikle de işçi gençliğin örgütsüzlüğü, dağınıklığı ve kendisi gibi olmayanlara uzaklığı bilinen gerçeklerdir.
Genel olarak semt çalışmalarında önümüzdeki dönemde seçim gündeminin öne çıkacağı açıktır. Bunun dışında genel olarak kriz ve zamlar, yıkımlar, şovenizm konuları da gündemimizde olmalıdır. Özellikle kriz olgusunun semtlerde daha fazla gündem olacağı açıktır.

GENÇ KADIN
Geçtiğimiz sene örgütümüzün gündemine daha fazla giren kadın sorununa yönelik bazı çalışmalar yapmış olsak da bunun yeterli olduğunu söylemek bir yana devamlılığının sağlanmamış olması da düşündürücüdür. Geçmiş süreç değerlendirmesinde de belirttiğimiz gibi ek olarak ülkenin sosyo-ekonomik yapısı dolayısıyla da daha önemli bir yerde duran kadın sorununa yönelik daha aktif bir çalışma yürütmek gerekmektedir.
Mevcut durum, birçok hareketin kadın sorununa sadece genel olarak değindiğini ve salt protestocu bir anlayışla hareket ettiğini göstermektedir. Örgütümüz ise protestocu dahi olamamakta, bazı genel yazı ve haberler dışında bu konuya adeta sessiz kalmaktadır.Bu gerçekliğe rağmen geçtiğimiz faaliyet dönemi onlarca gündem ve kısıtlı zaman gerçeğiyle örgütlediğimiz Kadın Buluşmasının olumlu olduğunu belirtmiştik. Mutlaka ayrı bir gündem olarak ele alınması gereken kadın sorunu konusunda alternatiflerimizin neler olduğunu belirlemek, çerçevesini yıllar önce çizdiğimiz yaklaşımımızı genişletmek ve içeriğini doldurmak zorundayız. Bugün, bazı alanlarımızda kurulu olan kadın komisyonları çalışmalarının yaygınlaştırılması ve işlevli hale getirilmesi, geçtiğimiz dönem gerçekleştirdiğimiz kadın buluşmalarının süreklileştirilmesi kısa vadede hedeflerimiz olmalıdır.
Tüm bunların yanı sıra Pippa Bacca’nın öldürülmesi, Hüseyin Üzmez vakası, daha akıllarımızdan silinmeyen Güldünya ve bu sene de fazlasıyla yaşanan benzeri olaylardan birisinde öldürülen 19 yaşındaki Özlem Arslan, Gebze’de kadın tutsaklara yönelik saldırı ve göz altılarda taciz, tecavüz, işkenceye maruz kalan kadınların yaşadıklarına tepki verme konusunda yeterli düzeyde duyarlı olamadığımız açıktır.
Örgütümüzün kadın sorununa yaklaşımının daha olumluya gitmesiyle eşgüdümlü olarak, tepki verme reflekslerimizin de artması gerekmektedir. Çeşitli kadın örgütlerinin, diğer siyasetlerin ve bu örgütlerin yayınlarının takip edilmesi, kadın sorunu kapsamında özgün çalışmaların yapılması hedeflenmelidir.

BAHAR SÜRECİ
Emperyalist-kapitalist sistemin mali krizinin damgasını vurduğu 2008 yılı bitmek üzere. Gerek iktisatçıların belirlemeleri gerekse de sınıf mücadelesi tarihinin bilimsel analiz ve deneyimleri mevcut krizin 2009 yılında da artarak devam edeceğini göstermektedir. Çeşitli zaman ve yerlerde halkımızın kendiliğinden gösterdiği tepkilerin son dönemde artış gösterdiğini düşünerek, 2009 yılının bu anlamda daha da hareketli geçeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Görece uzun bir sessizlik döneminin akabinde özellikle SSGSS yasasına karşı emekçilerin kitlesel protestolar düzenlediği 2008 başından bu yana kendiliğinden hareketlenmede artış olduğunu vurguluyorduk. Maalesef bu tespitlere rağmen devrimcilerin bahsi geçen süreçte ve sonrasında etkisiz kaldığını belirtmek gerekiyor.
Kendiliğinden içeriğiyle karşıt sınıfların arasındaki mücadelenin artacağı 2009 yılında hazırlıklı olmak (asgari de olsa) ve kitle çalışmasına yoğunlaşarak örgütsüz tepkileri örgütlü güce dönüştürmek ana görevimiz olmalıdır. Yerel seçimlerle başlayan bahar sürecinde bu çerçevede planlarımızı hazırlayarak zorlu ve yoğun bir sürece girmeliyiz.
Kendi eksikliklerimizi giderme kapsamında teorik-politik seviyemizi arttırmak ve beklemeciliğe, kendiliğindenciliğe, rehavete kapılmadan kitle çalışmasına yoğunlaşmalıyız.Ülkede devam eden ulusal ve sınıfsal karakterli savaşlara egemenlerin acımasızca yaklaştığını, tüm teknik donanımının yanı sıra uluslararası savaş kurallarının dışında uygulamalara da başvurduğunu biliyoruz. 2009 yılında bu gerçeğin daha fazla gündem olacağını tahmin etmek zor değildir.
Yine, kitlelerin artan memnuniyetsizliğine karşın açıktan ve saklanmadan arttırılan baskının, işkencenin, katliamların damgasını vurduğu bu sürecin devam edeceği de açıktır. Kendi sürekliliğini sağlamak için, bunalımları döneminde rahatsızlığını ifade eden herkesi düşmanı olarak gören sisteme karşı halk gençliğinin nefes alabileceği, kendisini ifade edebileceği ve haklı mücadelesini verebileceği en önemli örgütlerden birisi olan YDG’yi ısrarla adres olarak göstermeliyiz.Bunların yanı sıra uluslararası plandaki etkinliğimizi arttırmak, 3. Konferansımızın hedefi olmalıdır. Bileşeni olduğumuz ILPS’nin çalışmalarına katılımımız, hazırlığımız ve bu konudaki yetkinliğimiz oldukça yetersizdir. ILPS bünyesinde çalışmalarımızı organize etmek ve yetkinleşmek için bir Gençlik Komisyonu kurmak, daha önce de tartıştığımız bu konuda adım atmak, 2009 hedeflerimiz arasında olmalıdır.

Tüm önümüzdeki süreç yönelimi kapsamında özetle,4. Konferansımıza Kadar
1. Üniversite çalışmaları kapsamında, tüm yoldaşlarımız DKÖ çalışmalarına katılmalı, çalıştıkları örgütleri kitleselleştirmeli, öğrenci gençliğin özlük hakları mücadelesine, bu örgütler aracılığıyla katılmalıdır.
2. Üniversite çalışmalarında YDG’nin politik hattı, mesleki ve özlük haklara yönelik saldırı kapsamındaki emperyalist yasalar-Bologna Süreci’ne karşı örgütlenme gündemidir.
3. Lise çalışmaları kapsamında, tüm yoldaşlarımız ilk etapta olabilirlik kapsamında öncelik sırasına göre kendi liselerinde ve sonrasında il-ilçe genelinde LÖB kurma, LÖB’leri bu tarzda etkinleştirme göreviyle karşı karşıyadır. Yerelden merkeze örgütlenme hattı, çalışma tarzımız açısından önemlidir. LÖB gündemini kısa vadede değerlendiremeyeceğimiz alanlarda farklı şekillerde ve farklı araçlarla kitleleri örgütlemek, özlük hakları kapsamında harekete geçirmek hedefimizdir.
4. Liselerde ana politik gündemimiz, paralı eğitim karşıtlığıdır. Alan sorunları, bu genel politika eşliğinde işlenmelidir.
5. Lise çalışmaları kapsamında anda alternatifimizin ne olduğu belirlenmeli, bu konuda uzmanlardan ve uzman kurumlardan da yardım alınmalıdır.
6. Semt çalışmaları ekseninde işçi ve işsiz gençlikle bağ kurmak, onları tanımak ve örgütlemek ana gündemimizdir. Yanı sıra önümüzdeki süreçte yerel seçimler, kriz ve zamlar, kentsel dönüşüm ve yıkımlar ve şovenizm konuları öne çıkmaktadır.
7. Kurulmasının faydalı olacağı alanlarda örgütlenme ve genişleme anlayışı ekseninde kadın komisyonlarının kurulması önemlidir. Her YDG biriminin öncelikli görevi, sıklıkla tespit yapmaktan ziyade örgütlenmektir. Kültür Sanat, Tarih Araştırma vb birimler de bu anlayışla kurulmalıdır.
8. Konu önceliği tartışılarak belli konu veya konulara yoğunlaşmış bir biçimde 2. Genç Kadın Buluşması örgütlenmelidir.
9. Uluslararası planda etkinliğimizin artması ve kardeş-dost örgütlerin gündemini, çalışma tarzını öğrenmek, deneyim paylaşımını arttırmak amacıyla ILPS Gençlik Komisyonu çalışmalarına başlanmalıdır.
10. Alanlarda-yerellerde YDG çalışmalarını kurumsallaştırma görevimiz devam etmelidir.
11. Mali konuda 2. Konferansta alınan kararlar etkin hale getirilmelidir.
12. Yaz çalışmaları üretim ve kitle çalışması diyalektiği sağlanarak geçen seneden daha farklı gerçekleştirilmeli ve alan özgünlükleri göz önünde tutularak karar alınmalıdır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

konu farklı ama bir düşüncemi iletmek istedim osmanlıdan günümüze kapitalizme özgün sınıfların tahlini yaparken günümüze ait hiç bir sınıf özgün dialektiğe sahip olmadığını cografi keşiflerle ve sanayi devimiylede gelişen avrupa sömürgeciliğin asyaya özgü osmanlı feodal örgütlüğü bertaraf ederek günümüze ait sınıfların olusmasına neden olduğunu düşünmekteyim