9 Kasım 2008 Pazar

Haluk Zorusevmez


SABRIMIN TAŞTIĞI AN

Merhaba Sevgili YDG’liler,
Gündemi takip ediyorsanız oldukça sıcak gelişmelerin de yaşandığını fark etmişsinizdir. Açıkçası ben televizyon izlerken bir taraftan heyecanlanıyorum diğer taraftan da kızıyorum. Medyanın tavrına içerlediğim kadar Sayın Başbakanımızın şu dilinin ucundaki sırları neden açıklamadığına da şaşırmaktayım. Bildiğiniz gibi bu konu öyle birkaç sayfada değerlendirilemeyecek kadar mühim bir konu o nedenle ben daha çok YDG ile ilgili meselelere değinmek istiyorum. Son bir senedir yaşananlar hepinizin bildiği gibi birikti ve şahsen YDG’nin esas politik hattının savunucuları ile aramızda gelişen çelişki bu süreçte gün yüzüne çıktı.
Sevgili gençler, ben sizlerin de yakından tanıdığı gibi şeffaf bir siyasetçiyim. Son süreçte yolsuzluk, haksız mal edinme gibi olayları ibretle izliyorum ve yazımın başında öncelikle sizlere mal beyanımı sunmak istiyorum. Birazdan hepinizin okuyacağı gibi haram yolla, dolandırıcılıkla edinilmiş tek bir tane bile kibrit çöpüne sahip değilim. Hepsini alın terimle ve yıllarca çalışarak edindim bu malların.
Zaten hayatta insanların bazı ilkeleri olması lazım değil mi? Şimdi efendim, 2008 Haziran ayı itibariyle çıkardığım liste şu şekilde: İlkokul yıllarında mahalleden arkadaşım Sabri ile yaptığımız turnuvada edindiğim 17 adet misket, ilk kız arkadaşım olan Safiye’nin birisi sevgililer gününde diğeri de doğum günümde şahsıma aldığı birisi pembe diğeri turuncu renkli iki adet kravat, geçtiğimiz yıl İddia oynayarak 10 maçın sonucunu bilmem vesilesiyle kazandığım ve bankada vadeli hesap şeklinde büyüyen 250 YTL nakit para, 2007 yazında Çeşme’de sokakta dolaşırken bulduğum ve yoğun aramalar sonucunda sahibine ulaşamadığım 100 YTL’lik bir adet banknot (sonradan notlarıma göre 2 gün içinde naif bir barda harcamışım) ve bunun dışında YDG’ye yazdığım yazılar sonucunda hesabıma göre biriken ve telif hakkı yasasına rağmen henüz alamadığım 1000 YTL alacağım bulunmaktadır.
Evet, arkadaşlar işte tüm mal varlığım bu kadar. Sayın Deniz Baykal’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı mal varlığının yanında biraz mütevazı olsa da gördüğünüz üzere haksız edinilmiş hiçbir varlığım bulunmamakta. Kimsenin ahını almadığım gibi her zaman insanların hayır dualarını duyduğumu açıkça söyleyebilirim.
Ancak herkesin benim kadar açık alınla dolaştığını hangimiz söyleyebiliriz? Sorarım size yıllardır YDG’nin maddi sorunlarda sessiz kalması nasıl açıklanabilir? Açıklanamaz tabii. Şimdi efendim, resmi YDG anlayışının temsilcisi arkadaşlara kendi istekleri ile çıkıp açıklamalarda bulunmaları için bir ay süre veriyorum. Eğer kendileri yapmazlarsa bildiğim her şeyi köşem aracılığıyla anlatacağım. Soruyorum kendilerine YDG’de yazı yazmam için “Haluk ağabey lütfen” diye yalvardılar mı yalvarmadılar mı? Dahası da var tabii ancak her şeyi kendilerinin itiraf etmesini, benden ve tüm YDG camiasından özür dilemelerini bekleyeceğim. Çok satan bir dergide veya televizyonda “Biz bu süreçte karanlık işler çevirdik, hepsini itiraf ediyoruz ve Haluk Ağabey hakkında yürüttüğümüz linç kampanyasından dolayı kendisinden özür diliyoruz” demezlerse vallahi açarım ağzımı yumarım gözümü.
Sayın YDG savunucuları, sizlere köşem aracılığıyla cevaplanmasını beklediğim bazı soruları sormak istiyorum:
1. Her YDG’liden 2. Konferans kararıyla her ay toplanan 20 YTL’lik bağışlar nereye gidiyor? Eğer bir bankada birikiyorsa hesap numarası nedir ve bu hesapta ne kadar para bulunmaktadır?
2. Her ay derginizde düzenli yazan şahsıma ödenmesi gereken para neden ödenmemekte, bana ödenmemiş para nereye harcanmaktadır?
3. YDG’nin Deniz Feneri ile bir bağı var mıdır?
4. Her ay toplanan 20 YTL’lik paralara rağmen insanlardan neden para istenmekte ve bu paralar nereye harcanmaktadır?
5. Oldukça ciddi bir iş yapmama rağmen köşem YDG’lilere “mizah köşesi” olarak neden lanse edilmekte ve bu karalama kampanyasını kimler örgütlemektedir?
Bu sorulara geçiştirme cevaplar beklemediğimi ve hepsinin belgesini görmek istediğimi belirtmek istiyorum. Eğer bunlar açıklanmazsa bildiğim her şeyi kamuoyuna anlatacağım.
Sayın YDG’nin mevcut savunucuları, size bir kolaylık yapmak için usta anchorman, tarafsızlığından şüphe etmediğim Sayın Reha Muhtar’ın yönetiminde herhangi bir ulusal TV kanalında hesaplaşma öneriyorum. Tam bir ay sonra ben elimde belgelerimle Reha Muhtar’ın yöneteceği bir tartışmaya hazır olacağım, bu tartışmaya gelirseniz orada yüzleşebiliriz, yok eğer gelmezseniz cevap hakkınızı yitireceksiniz ve ben bildiğim her şeyi belgeleriyle canlı yayında anlatacağım.
Her ne kadar siyaset arenasında bu dönemde seviyesiz bazı laflar edilse de şahsım adına böyle bir kaygı duymamanızı rahatlıkla söyleyebilirim. Ben güngörmüş bir insan olarak kamuoyu önünde nasıl konuşulması gerektiğini bilirim. Sizden doğabilecek sorunlar açısından da Sayın Muhtar’a olan güvenim sonsuzdur.

NOT: Bir arkadaşımız şahsıma yönelik eleştirilerde bulunmuş, demiş ki tatil kasabasında işiniz ne? Halkın arasına inin falan filan. Şimdi sevgili arkadaşım ben aslında uzun bir açıklama yapmıştım ama sanırım yeterli olmamış, sorarım size tatil kasabasındaki insanlar ne, onlar halk değil mi, neden böyle bir ayrımcılık yapıyorsunuz? Bazı arkadaşlar yazın Çukurova’daki halkımızı örgütlemeye çalıştılar ben de tatil yörelerimizdeki kitlelere ulaşmaya çalıştım. Biz buna iş bölümü diyoruz.
Ayrıca belirttiğiniz AKP’nin kapatma davasına ilişkin kısmi de olsa değerlendirmelerde bulunmuştum. Yanı sıra Kafkaslarda yaşanan gerilimi ciddiye almadığım için yorum yapmadım. Zaten öyle büyütüldüğü gibi ciddi bir konu olmadığı da bakın açığa çıktı. Böylesi konularda biraz uzak görüşlü olmak lazım diye düşünüyorum. Sizler toy olduğunuzdan kaynaklı her şeyi büyütüyorsunuz ancak ben bunun büyütülecek bir şey olmadığını zaten biliyordum.
Bundan sonra da eleştiriler beklemekle birlikte koşullamış gibi olmayayım ama övgüler de alabilirim. Yani övgülerinizi de çekinmeden iletebilirsiniz sevgili gençler.
Hepinizi önümüzdeki ay gerçekleşecek büyük polemiğe bekliyorum.

Hiç yorum yok: