Yaz tatilinin ardından okullar tekrar ders başı yaptı. Okullar yetersiz kalan öğretmen, hizmetli ve okul sayısı, ezberci, ırkçı ders içeriği, artık bir kangren hailine gelmiş, çözülmek istenmeyen anadilde eğitim ve zorunlu din dersi gibi sorunlarla ders zillerini çaldı. Bu süreçte de anadilde eğitim yakıcı bir gündem maddesi olarak kendisini hissettiriyor.
Kürtçe'nin üzerindeki baskılar ve Kürtçe eğitimin önündeki engeller nedeniyle bu yıl da milyonlarca Kürt çocuk anadillerinde eğitim alamayacak. Milyonlarca çocuk, cumhuriyet tarihinden bu yana sürdürülen politikayla bilmedikleri Türkçe'yle zorunlu asimilasyon eğitimi alıyor. Her ne kadar R. Tayyip Erdoğan Almanya'da ''asimilasyon insanlık suçudur'' dese de, devlet politikası olan inkar, imha ve asimilasyon politikasıyla Kürtlerin taleplerini görmezden gelerek yan çizmedeki maharetini ortaya çıkarıyor. Kürt halkı cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar çeşitli baskı ve zulümlere maruz kaldı. Bu baskılardan Kürtçe de payına düşeni almıştır. Kürtlerin varlığı inkar edilmiş, Kürtçe diye bir dilin olmadığı savunulmuş, Kürt ulusunun ''Dağ Türkleri'' olduğu ispatlanmaya çalışılmış ve güneş dil teorisi gibi saçma iddialar ortaya atılmıştır. Temelini tek dil, tek millet ve tek bayrak üzerine kuran TC, bütün şehir ve köylerin isimlerini değiştirip Kürtlerle ilgili olan her şeyi yasaklamıştır. İnsanlar kendi dillerini konuşamaz hale gelmişlerdir. Asimilasyon politikaları Kürt ve çeşitli milliyetlerden gençler üzerinde sürekli uygulanmış ve ırkçı, şoven, anti-bilimsel eğitimle düzene uyum sağlamış, kendi dil ve kültürlerine yabancılaşmış kuşaklar yetiştirilmeye çalışılmıştır. Cezaevlerinde ziyaretçi görüşlerinde Türkçe bilmeyen tutukluların aileleri küfürlerle salonlardan, Kürtçe eğitim isteyenler üniversitelerden atılmış, Welat isminden dolayı sınır dışı edilmiştir. Daha birçok olay tazeliğini korumaktadır. Anadilde eğitim hakkını kullanma, ifade etme, düşünebilme insan olmanın gereğidir. İnsanın temel haklarındandır. Kuşkusuz Kürt halkının kendi anadilinde eğitim görmesi, yaşamının her alanını örgütlemesi ve yaşaması en doğal ve vazgeçilmez hakkıdır. Her insanın anadilinde okuma-yazma öğrenmesi, kendi dilinden şarkılar söylemesi, eğitim görmesi, tarihini ve kültürünü öğrenmesi, kendi dilinde büyümesi ve onu tüm alanları kapsayacak şekilde geliştirmesi kadar doğal ve masumane bir hak düşünülemez. Bu temel hak için mücadele etmesi de kuşkusuz haklı ve meşrudur. Toplumun dilini kaybetmesi onun yok olmasıdır. Kürtçenin resmi dil olması, güvence altına alınması ve Kürtçe eğitim istemiyle yürütülen kampanya, destek verilmesi gereken meşru bir olgudur. Amed YDG
9 Kasım 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder