Marksizm-Leninizm-Maoizm’in Tarihi-16
Japonya Karşıtı Direniş Savaşı İçin Taktikler
Uzun Yürüyüşün sonlandırılmasından hemen sonra, Mao, iç savaşı bitirmek ve Japonya’ya Karşı Direniş Savaşı’nda olabildiğince çok gücün birleşebilmesini sağlayacak yeni bir taktik yönelimin geliştirilmesi ve uygulanması üzerine yoğunlaşmıştı. Onun Japon Emperyalizmine Karşı Taktikler Üzerine başlıklı tezi Marksist-Leninist Birleşik Cephe taktikleri açısından büyük bir ilerlemeye denk düşmektedir. Mao, 1937 Mayısında sunduğu Japonya’ya Karşı Direniş Savaşında Çin Komünist Partisi’nin Görevleri Üzerine başlıklı raporda bu tezi daha da ileriye taşımış bulunuyordu. Gelişmekte olan sınıf mücadelesi bakımından Çin’in içinde bulunduğu durumun, içsel ve dışsal çelişkilerinin mükemmel bir açıklaması olan bu tezlerde Mao, baş çelişkinin değiştiğini, çünkü Japonya’nın dolaysız saldırısının söz konusu olduğunu ve birleşik cephenin yeni bir durumla karşı karşıya olduğunu açıklamaktaydı. Bu, devrimin problemlerini çözmek için kullanılan ve geliştirilen Marksist felsefenin klasik bir örneğiydi.
Mao’nun Marksizm-Leninizm’e Bu Süreçteki Diğer Katkıları
Bu süreç Mao’nun, ‘Pratik Üzerine’ ve ‘Çelişki Üzerine’ başlıklı felsefi makalelerini hazırlayarak Marksist teoriye katkı yaptığı süreçtir. Bu makaleler, o zamanlar, Çin Komünist Partisi’nde hüküm süren subjektivizme ve dogmatizme karşı açılmış bir savaştı, ayrıca evrensel Marksist felsefeye bir katkıydı ve enternasyonal proletaryaya sunulmuş mütevazı bir armağandı.
Yine bu süreçte Mao, Çin Devrimci Savaşının Strateji Sorunları’nı yazmıştı, bu eser Marksizm-Leninizm’in askeri bilim açısından bir açıklaması ve ayrıca onun Çin devrimci savaşına uyarlanmasıydı. Bu eser, Mao’nun sonraki (Mayıs 1938) çalışmaları, Japonya’ya Karşı Gerilla Savaşı’nda Strateji Problemleri ve Uzun Süreli Savaş Üzerine ile birleştirilerek Marksist-Leninist askeri bilimi yeni bir düzeye yükseltmişti. Bu eserler, muzaffer Çin Kızıl Ordusu’na yön vermekle kalmamış, aynı zamanda dünyadaki ulusal kurtuluş mücadeleleri için de teorik ilkeleri ortaya koymuştu.
Yine bu süreçte ortaya konulan kapsamlı Yeni Demokrasi teorisi de Marksist bilime yapılan önemli katkılardan bir diğeridir. 1939-1940 yılları sırasında Yeni Demokrasi Üzerine çalışmalarının başında, özellikle, ‘Çin Devrimi ve Çin Komünist Partisi’ ve ‘Komünist Uygulama’ gelmektedir. Yeni Demokrasinin ideolojik temelleri atılırken ve devrimci dinamiklerin ve devrimci görevlerin altı çizilirken, Mao üç sihirli silahın muazzam önemini orta koymaktaydı, devrimin başarıyla tamamlanabilmesi için: Birleşik Cephe, Halk Ordusu ve Komünist Parti.
Çin Halk Devriminin Zaferi
Bu ideolojik silahlarla kuşanan Çin halkı, Japon istilacılarına karşı verdiği direniş savaşında ve Çan Kay-Şek’in başını çektiği gericiliğe karşı yürüttüğü savaşta zafere ulaştı. Uzun Yürüyüş sonlandırıldığında sadece yirmi bin kişilik bir askeri güç kalmıştı, 1945’teki Japonya karşıtı direniş savaşının sonunda ise Kızıl Ordu bir milyona yaklaşan bir askeri güce ulaşmıştı.
1945 Nisan’ında gerçekleştirilen ÇKP VII. Kongresi’ne sunduğu Koalisyon Hükümeti Üzerine raporunda, Mao, Japonya karşıtı direniş savaşının ayrıntılı bir özetini sunmuş, ülkedeki durumu ve mevcut uluslararası durumu analiz etmiş, Japon kuvvetlerinin alt edilmesinden sonra Kuomintang hükümeti ile koalisyonda geliştirilecek formasyon için özel bir program da ortaya koymuştu. Ne var ki, Japonya’ya karşı kazanılan zaferden sonra, arkasına ABD emperyalizmini ve onun üstün askeri gücünü alan Çan Kay-Şek hiçbir gerekçe göstermeden Koalisyon Hükümetine karşı çıktı. Hatta Stalin bile, “Çin devrimini engellemek istemişti ki (ÇKP’ye) bir iç savaşa girilmemeli, Çan Kay-Şek ile ittifak kurulmalıdır, aksi takdirde Çin ulusu mahvolacaktır, demekteydi.”(37) Buna rağmen Mao önderliğindeki ÇKP ileri atıldı ve savaştı, Üçüncü Devrimci İç Savaş başladı. Marksist araçlara yeni biçimler vererek kullanan Mao, ÇKP, dört yıllık bir zaman diliminde Kuomintang’a arka çıkan ABD’ye karşı ulusal çapta zafer kazandı.
Çin’de zafere ulaşılınca, dünyanın bütün Marksist-Leninistleri ve işçi sınıfı sevinç ve kıvançla dolup taşmıştı, görünüşe bakılırsa insanlığın üçte birini kapsayan yenilmez sosyalist kamp oluşmuştu. Mao, sonraki sürecin sorun ve tehlikelerini işaret etmekteydi. 1949 yılında, ÇKP’nin kuruluşunun yirmi sekizinci yılı kutlamasında Demokratik Halk Diktatörlüğü Üzerine konuşan Mao, şöyle diyordu: “Partimizin yirmi sekiz yılı uzun bir süreçtir ve biz bu sürede yalnızca tek şeyi başarabildik-biz devrimci savaşta esas zaferi kazandık. Bunu kutlamak gerek, çünkü bu halkın zaferidir, çünkü bu Çin gibi koca bir ülkede kazanılmış bir zaferdir. Fakat daha yapacak çok iş var; bir karşılaştırma yapacak olursak, biz on bin li ‘lik bir uzun yürüyüşün sadece ilk adımını atmış bulunuyoruz.” (38) *
Sosyalist Kampın Kurulması
II. Dünya Savaşının sonunda emperyalizmin dünyası ciddi bir devrimci krizin daha içine çekilmekteydi. Savaş, tahmini olarak elli dört milyon insanın katlini getirmiş ve ABD dahil olmak üzere bütün emperyalist ekonomileri yıkıma uğratmıştı. Eski sömürgeci güçler için artık eski pozisyonlarını aynen sürdürmek mümkün değildi. Ulusal kurtuluş mücadelelerinin kabarması emperyalist dünyadaki imparatorlukların çöküşünü hazırlamıştı.
Emperyalizmin dolaysız müdahalesiyle gerçeklenen eskimiş sömürgecilik sisteminin artık mümkün olmayacağı açıklığa kavuşunca, İngiltere, Fransa ve Hollanda bu sistemi hemen terk ettiler. Japon imparatorluğu 1945’te uğradığı bozgunla çökmüştü. Bu devletler acil bir şekilde dekolonizasyon (sömürge kolonilerden çekilme; ancak bu çekilme sadece resmi statü açısından söz konusudur-ç.n.) yönelimine girerek eski sömürgelerine resmi bağımsızlık tanıdılar. Suriye ve Lübnan 1945’te, Hindistan ve Pakistan 1947’de, Burma, Sri Lanka ve Doğu Hindistan (Endonezya) 1948’de resmi olarak bağımsızlık kazandılar. Bu arada ulusal kurtuluş için halk hareketleri ve silahlı mücadeleler devam etmekteydi.
Dünya çeşitli gelişmelere sahne oluyordu, birçok ülke dolaysız bir şekilde sosyalist kampa dahil olmuştu. Savaşa yönelik doğru taktikler ve Sovyet Kızıl Ordusu’nun kahramanlıkları sayesinde ve komünist direnişler sonucu nerdeyse Doğu Avrupa’nın tamamında komünist partiler öncülüğünde halk demokrasisine geçilmişti. Yanı sıra Asya’da: Kuzey Vietnam, Kuzey Kore ve Çin’de iktidar komünist partiler tarafından ele geçirilmişti. 1948’de Yugoslavya’nın çekilmesine rağmen, adı geçen ülkeler, Sovyetler Birliği öncülüğünde sosyalist kampı oluşturmuşlardı, insanlığın üçte birini kapsayan sosyalist kamp.
Dipnotlar
37. Mao, Seçme Eserler, Cilt VIII, sy. 339. ( VIII. Merkez Komite X. Plenyumunnda Yapılan Konuşma )
38. Mao, Seçme Eserler, Cilt IV, sy. 422. (Demokratik Halk Diktatörlüğü Üzerine)
* li : Bir Çin uzaklık ölçüsü birimi; bir li, bir kara milinin üçte birinden biraz
fazladır, takriben 600 metreye denk düşmektedir.-ç.n.-
20 Mayıs 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder