Derinleşen emperyalist krizle birlikte ülkelerin gündemi yeni bir alt üst oluşla
karşı karşıya kalmaktadır. Açlık, işsizlik, petrol fiyatlarındaki artış birçok yarı-sömürge ülkede kitlesel ayaklanmalara sebep olmaktadır. Özellikle ülkemizde büyük bir sorun olarak daha da gelişen işsizlik, güncel sorunlar ekseninde artan zamlar, uygulanan ağır koşullu çalışmalar kendini daha da yakından göstermektedir.
Son zamanlarda emekçilerin artan öfkeleriyle birlikte derinleşen sınıfsal çelişkilerin de etkisiyle emekçi hareketi gündemimizdeki ağırlığını arttırmaktadır. İşçi sınıfının artan eylemlilikleri ve militan çıkışları bizlerin ilgi ve duyarlılığımızı arttırmamızı zorunlu kılmaktadır. Hak alma ve hakkını koruma ekseninde emekçi kesimin yarattığı bu hareketlilik örgütlenme olanaklarını karşımıza çıkarmaktadır. Artan bu öfke selini, işçilerin dipten gelen dalgasını yüzeyde büyütmek bizlerin omuzlarında bir görev olarak durmaktadır.
Bu bağlamda yaz döneminin işçi-emekçi hareketiyle bağımızı güçlendirmek açısından daha yoğun geçmesi gerekmektedir. Gençlik olarak bizler halkın her kesimiyle birlikte egemenlerin saldırı paketlerine, mevcut yasalardaki hak gasplarına karşı ortak bir şiarla mücadeleyi büyütmeli ve emekçi halkımızla birlikte en ön safta olmalıyız. Sürekliliği olmayan, kısır bir çalışmayla ciddi başarılar elde edemeyiz. Bizler her an her yerde emekçi halkımızla, işçi sınıfıyla birlikte dayanışma içerisinde olmalıyız ki hem güven vermeli hem de kendi özgüvenimizi kazanmalıyız.
Esasta sendikalarda, kooperatiflerde, derneklerde örgütleme çalışması yürütürken öz itibariyle sınıfı örgütlemeyi hedeflediğimiz açıktır. Son zamanlarda artan saldırı paketlerinden, işçi ölümlerinden, zamlardan öfke ve tepki duyan halkımızla ortaklaşmak, sürece müdahale etmek karşılıksız kalmayacaktır. İşçi sınıfının ve tüm emekçi kesimin yanında olma, mücadelelerine destek vermek ve mücadeleye ışık tutacak, yol gösterecek tarzda çalışmalar yürütmek bugünün ihtiyacıdır. Kazanımların elde edilmesi ve niteliklerin yükseltilmesi noktasında, tüm sendikalarda, DKÖ’lerde ve yaşamın her alanında militan bir hattı savunmalıyız ki, egemenlere işlerinin kolay olmadığını gösterelim.
İşçi sınıfı ve tüm emekçi kesimlerin örgütlülükleri açısından bir tıkanıklıktan söz etmek gerekir. Bu tıkanıklığın açılması noktasında yürütülecek çalışmaların ve izlenecek doğru yolun taktik politikalarla açılması mümkündür. Çalışmalarımızı anın ihtiyaçlarına göre taktiksel kısa ve uzun vadeli dönemsel politikalarla planlamak olmazsa olmazdır. Sınıfsal temelde ele alınacak çalışmalarımızı kitlelere taşırken, emekçilerin içinde olmalı, onlarla birlikte ortak çalışmalar yürütmeli, diyalog kurabilmeliyiz.
Ülkemizde emekçilerin ekonomik temelli ciddi kaygıları bulunmasıyla birlikte, asıl olan mücadeleye olan ilgilerindeki yükseliştir. Önemli olan bu kararlılığın arkasında durabilmek ve sürece müdahil olabilmektir. Verilecek her mücadele, atılacak her adım bizleri daha da ileriye taşıyacaktır. Toplumsal anlamda kopartılacak her bir fırtına egemenlerin rahat uyumasını engelleyecek ve korkularının büyümesini sağlayacaktır. Verilen her mücadele, atılan her adım, zafere doğru atılan bir adımdır.
5 Eylül 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder