5 Eylül 2008 Cuma

Şovenizme karşı mücadeleye omuz verelim

Kış aylarından bu yana sınır ötesi ve içi askeri operasyonlarla Kürt ulusunun haklı mücadelesi bastırılmak istenmekte ancak güçlü direnişin sonucunda karşılaşılan başarısızlık nedeniyle linç saldırıları ve şovenist saldırılar teşvik edilmekte, mitingler yasaklanmakta, eylemlere kolluk kuvvetleri saldırmakta, DTP’ye ve diğer legal kurumlara yönelik kapatma davaları sürmektedir.
Önceleri “din elden gidiyor” diyenler sonraları “laiklik elden gidiyor” demeye başlamışlardı. Şimdilerde ise “vatan elden gidiyor” diyerek halkı kirli planlarına alet etmeye çalışmakta ve farklı ulus ve milliyetlerden halkımız arasında kin ve nefretin yayılması hedeflenmektedir.
Egemenler Kürt ulusuna yönelik saldırıları arttırırken bir de televizyonların karşısına geçerek “biz kardeşiz”, “biz kız alıp kız vermişiz”, “benim en yakın arkadaşım Kürt” gibi sözler sarf ederek sözde “kardeşlik vurgusu” yapmaktalar. Son zamanlarda özellikle üniversitelerdeki Kürt öğrencilere yönelik faşist saldırılarda başrolü oynayan MHP’li faşistler televizyon karşısında “Türk, Kürt kardeştir.” gibi inanmadıkları sözler sarf etmekteler. Özellikle hem şovenizmi körükleyip linç girişimlerini, provokasyonları arttırırken diğer bir yandan da sözde “sağduyu” çağrıları yapmaları halkımızca tepkiyle karşılamaktadır.
Öte yandan Faşist TC ordusunun sınırı geçip boş arazileri ve Kürt köylerini bombalaması burjuva medyada adeta sevinçle karşılanmıştır. “Kuzey Irak’a girdik.”, “çok sayıda PKK’lı öldürüldü.” gibi yalan haberlerle moral bulmaya çalışmaktalar. İçlerinden en ilginç haberlerse Faşist TC ordusunun boş dağları bombalama görüntülerini hemen hemen her gün göstererek “teröristlere kurşun yağmuru” , “şahinler yine vurdu.” gibi safsatalarla savaş çığırtkanlığı yapmasıdır. Öte yandan egemenler tarafından burjuva basın aracılığıyla yapılan gerilla savaşını ve silahlı mücadeleyi kötüleme girişimleri Kürt halk gençliği tarafından boşa çıkarılmakta ve Kürt halk gençliğinin gerillaya katılmaya devam etmektedir. Ayrıca linç kültürü yaygınlaştırılarak sırf Kürt olduğu için esnaflar saldırıya uğramış, birçok demokratik kurumların binalarına saldırılmış ve DTP’li milletvekilleri hakkında soruşturmalar açılmıştır. Bununla da yetinmeyen devlet, DTP’ye kapatma davası açarak yurtsever hareketin yasal hakkı olan parlamentoda kendini ifade etmesine karşı çıkmaktadır.
Kürt ulusunun en demokratik hakkı olan anadilde eğitim hakkını görmezden gelenler şimdilerde ise “biz 80 sonrasında kendi anadillerini konuşmalarına izin verecektik” diyerek bu durumdan ne kadar “üzüntü” duyduklarını timsah gözyaşı dökerek söylemişlerdir.
Ayrıca yurtsever gençliğin tepkisini bastırmak için birçok ev basılmış ve “terör örgütü üyesi” olduğu iddiasıyla birçok genç gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır.
Kürt ulusu Faşist TC devletini Kürt köylerinin bombalanmasından, “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle katledilen evlatlarından, toplu katliamlardan, yapılan işkencelerden yakından tanımaktadır. Faşist TC devleti Kürt ulusunun varlığını tanımamaktadır ve her türlü imha-inkar politikalarına devam etmektedir.
Yıllardır yok sayılmaya, sömürüye, zulme boyun eğmeyen Kürt halkı haklı meşru mücadelesini yıllardır sürdürmektedir.
Egemenlerin Hrant Dink’in cenaze töreninde atılan “Hepimiz Ermeniyiz.” Sloganına karşı çıkmalarının altında yatan en büyük nedenlerden biri ise ileriki zamanlarda “Hepimiz Kürdüz” sloganının atılmasından korkmalarıdır. İşte tam da bizim yapmamız gereken de budur “Hepimiz Kürdüz” sloganını kitleler arasında yaymaktır. Saldırıyorlar çünkü korkuyorlar. Korkuyorlar çünkü her türlü baskıya, imha-inkar politikalarına karşılık Kürt ulusunun içindeki devrim ateşini söndüremiyorlar ve bu devrim ateşinin kendilerini yutmasından korkuyorlar. Mersin’den Bir YDG’li

Hiç yorum yok: