Sınıf mücadelesinin gelmiş olduğu aşamada günümüzün pratik sorunları ve bu sorunlara yaklaşımda açığa çıkan yüzeysellik, tek yanlı değerlendirme yani sorunların derinine inememe doğallığında da çözüm üretememe gerçekliği ile karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir. Gerçeklikten hareket ederek mevcut örgütsel durumumuzun sıkıntılarını çözmenin yönteminin ise salt pratikte açığa çıkan bu sorunları/sıkıntıları yine pratikte çözme yaklaşımı gerçekliğe uygun düşmeyecektir. Emperyalist-kapitalist sistemin tasfiyecilik merkezli ideolojik saldırılarının sonucu olarak kitlelerde politikaya ilgisizlik doğallığında kendi sorunlarına ilgisizlik olarak görülen gerçeklik devrimci saflarda ise ideolojik-politik yetmezlikler sonucu devrimin ve halkın sorunlarına karşı yetersiz çözümsüz kalmayı ve yaklaşmayı getiriyor. Bu durum devrimci saflarda kırılmalar yaratırken kitlelerde ise alternatifin olmadığı bir sömürü sistemine ve onun uygulamalarına boyun eğme sonucunu doğurmaktadır. Kısacası devrimci hareket görevlerini yerine getiremezken kitleler umutsuzluğa her geçen gün daha da sürüklenmektedir.
Günümüz gerçekliği böyle iken emperyalizmin ideolojik saldırılarına karşı geliştirilmesi gereken tavır esasta ideolojik hatta olmakla birlikte yapacağımız müdahalenin altını dolduracak pratik görevlerimiz bulunmaktadır. Pratik görevlerimiz ise kitle çizgimiz olan kitlelerden kitlelere görevini hayata geçirerek, halkın sorunlarını gören, halkın sorunlarını devrimin sorunlarına çözüm getirecek doğrultuda yorumlayan ve kitlelerin taleplerini devrimin hedefleriyle en gerçekçi bir biçimde birleştirebilmektir. Açlığın, yoksulluğun, ezilmişliğin, hak gasplarının boyutlandığı günümüzde halkımıza gerçeklerin en doğrusu olan Marksizmi-halkımızı kurtaracak en büyük silahı ve bu silahın kullanılması gerektiğini göstermek gibi bir görevimiz olduğunu bilince çıkarmalıyız.
“Nesnel gerçeklerle doğrudan ve doğru ilişki kuralım” (8. Konferans Kararları) Bu belirleme görevlerimiz temelindeki görüşlerimize ışık tutmalıdır. Karşımıza çıkan sorunları görebilir ve çözümler üretebiliriz. Gerçeklerle doğru ve doğrudan ilişki kurmak ise bu noktada bir çabayı, hem de yoğunlaşılmış bir çabayı gerektirir. Eğer ki gerçekler pratikten çıkan sonuçlar ise iyi veya kötü sonuçlar olduğuna bakılmaksızın değerlendirmek, dersler çıkarmak ve gelecekte önümüze ışık tutacak pratiklerimize yön verecek bir yönelime dönüştürmek gerekir. Bunun yöntemi ise diyalektik materyalist yöntemi kullanmaktır. Diyalektik materyalist yöntem özünde zıtların birliği ve mücadelesi iken, diğer yanı ise somut koşulların somut tahlil edilmesini teşkil etmektedir. Yeterli düzeyde inceleme araştırma yapmak ve yaptığımız bu inceleme araştırmanın sonuçları üzerinden doğru tahlillere varabilmek somut şartları nesnel gerçekler üzerinden somut olarak tahlil etmek diyalektik yöntemin esasını oluşturmaktadır.
Somut şartların tahlil edilmesi için inceleme araştırma yapmalıyız, diyoruz. Peki, ne anlamalıyız inceleme araştırmadan?
Koşulları incelemek, somuttan çıkardığımız sonuçlarla gerçekliği kavramak, gerçekliği kavrayarak önümüze görevler koymak ve yerine getirilen görevler üzerinden yeni inceleme araştırma faaliyetine girişmek ve inceleme araştırmayı pratik faaliyetimizin sürekli bir parçası, pratikten koparılmayan ve onu bütünleyen bir parçası olarak görmek ve çıkarılan sonuçları pratikte uygulayarak sınamanın önemini kavramak gerekir.
İnceleme araştırma pratikten çıkan sonuçların değerlendirilmesidir, dedik. Yalnız bu şekilde açıklamak yetersiz olacaktır. İnceleme araştırmada bir yöntem belirlenmeli ve bu yöntem de bu olayın, olgunun her ayrıntısı ile geçmişinden bugüne, basitten karmaşığa, embriyondan en gelişmiş canlıya değin değerlendirilerek çözümlemelerin yapılmasını içermelidir. Bu şekilde bütünlüklü bir bilgiye varabilir. Bu nedenle inceleme araştırma belli başlı üç saç ayağına oturtulmalıdır.
Birinci olarak bugünkü durumun incelenmesi, ikinci olarak tarihin incelenmesi üçüncü Marksist-Leninist-Maoist evrensel gerçekliğinin incelenmesidir. Bu üç çalışmayı birleştirerek nesnel olaylar içerindeki gerçekleri açığa çıkarabiliriz. Öngörülü olabilmenin temel prensibi olayların içindeki gerçekleri ve bir sonraki adımı görebilmektir. O halde öngörülü olabilmenin ön koşulu doğru bir inceleme araştırmanın gerçekleştirilebilmesidir.
Bugünkü durumun incelenmesini kendi isteklerimizden değil nesnel gerçekler üzerinden değerlendirmeliyiz. Aksi takdirde yüzeysel, üstün körü, özen göstermeden çalışmış ve eksik bilgiyle yetinmiş olacağız. Bu da öznelcilik sonucunu doğuracaktır. Sorunların kavranmasına ve çözülmesine hizmet etmeyecektir. Siyasal açıdan ise çözümsüzlüğün sonucu olarak olaylara müdahale ederken, olguları değerlendirirken, kişilere yaklaşırken sekterizm olarak karşımıza çıkacaktır. Yapıcı değil yıkıcı müdahaleler çok yönlü ve ayrıntılı değil, tek yanlı değerlendirmeler yapar ve sonuç olarak inşa etme, yanlışları düzeltme görevini yerine getiremez. İnceleme araştırmanın işlevi böylesi durumların önüne geçmektir. Amacının geniş anlamı ise olgulara ve olaylara çok yönlü bakabilme, bütünlüklü değerlendirme ve sorunların kavranmasıyla birlikte çözümler üretmektir.
Kitlelere gitmek, kitlelerin düzensiz fikirlerini öğrenmek, bu düzensiz fikirleri sistemli hale getirerek kitlelere yeniden gitmek ve onları onlardan öğrendiklerimizi yorumlayıp örgütlenme aracına dönüştürdüğümüz politikalarla örgütlemekten ve bunu sürekli hale getirerek kitleleri ikna etmekten bahsediyoruz. Fakat kitlelere gitmek tek başına yetmeyecektir. Kitlelerin sorunlarını öğrenmek ise yine yetersiz olacaktır. Kitlelere giderken onların sorunlarını gözlemlemek, taleplerini öğrenmek ve bu talepleri halkın genel çıkarlarıyla birleştirebilmek kitleleri örgütlemenin esas aracı olacaktır.
Toplumda ezilen farklı sınıflar olmakla birlikte ezilen cinsler ve uluslar da bulunmaktadır. Dışarıdan bakıldığında ezilenlerin bir bütün olarak her kesiminin kendine özgü sorunları vardır. Fakat tüm ezilenlerin ortak sorunu, üzerilerinde kurulan sömürü sisteminin varlığıdır. Bu sömürü sistemi yıkılmadığı müddetçe ezilenlerin sorunları biçimsel farklılıklar içermekle birlikte sorunlarının çözülemeyeceği ve kurtuluşunun sağlanamayacağı nesnel bir gerçekliktir. Bu gerçeklikten hareketle kitlelere gitmeli, taleplerini öğrenmeli sorunlarını gözlemlemeli ve bu taleplerini devrimin ve halkın çıkarlarıyla birleştirerek esasa hizmet edecek tarzda çözümlemeler yapmalı, tarihimizi inceleyerek dersler çıkarmalı ve bu derslerle yorumlayarak MLM gerçeği ile harmanlayıp politikaya dönüştürmeliyiz. Yani kitlelerden aldığımız bilgiyi MLM görüşle tahlil ederek belirleme yapmalıyız. İşte inceleme-araştırma yöntemimiz bu şekilde yaşam bulup pratiğe uygulanır. Bu nedenle inceleme araştırma başlı başına okuma faaliyeti, teorik bilgi edinme faaliyeti olarak algılanmamalıdır.
“Somut durumu bilmek dünyayı bilmek demektir, siyasette ustalaşmak ise dünyayı değiştirmek demektir.” Mao yoldaşın bu sözü ile önümüzdeki görevin sadece kendi sorunlarımızda yoğunlaşmak olmadığını anlıyoruz. Aynı zamanda düşmanın, halkın durumunu, emperyalizmin politikalarını, bir bütün toplumsal gelişmeleri takip etmemiz gerektiği ve MLM tarzda yorumlanan bu bilgilerin dünyayı değiştirme davasına hizmet etmesini sağlamamız gerektiğinin bilincine varmalıyız.
Gerçeklik karşımıza iki tutum çıkarmaktadır. Birincisi eksik bilgilenme, tek yanlı değerlendirmelerden ortaya çıkan öznelci tutum ki bu bizi sekterizme götürürken, anlamadan yorumlamaya sürüklerken diğer tutum ise bir yandan kalıplara sokmayı ve somutun gerçekçi değerlendirilmemesini, diğer yandan öğrenilen deneyimleri olduğu gibi uygulanması yöntemini esas alan dogmatizmi karşımıza bir duvar olarak çıkarır. Biz ise bu türden yanlış anlayışlara kapılmamamız için önümüzde Çin, Sovyet deneyimleri, yine kendi mücadele tarihimizden çıkardığımız dersleri çok yönlü şekilde incelemeli, karşımıza çıkan meselelere yaklaşırken çıkardığımız bu deneyler üzerinden müdahaleler gerçekleştirmeli, “devrimci teori olmaksızın devrimci pratik olmaz” ilkesini kavramalıyız.
Doğru inceleme araştırma ile kazanılacak olan bilgiler dünyayı değiştirmek içindir. MLM gerçeğini doğrularcasına kendimizi, çevremizi, doğayı, sınıf mücadelesinin gidişatını değiştirme mücadelesinin donanımlı ve sorunlara çözüm getiren özneler haline gelmemizi sağlayacaktır.
Bir TİKKO gerillası
5 Eylül 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder