Merhaba sevgili YDG’liler,
Hava sıcaklığının 40’lı dereceleri bulduğu bu günlerde inanın ki ben yazı yazmaktan bile üşenirken bizim işgüzarlar siz gençlere eziyet çektirmek için bir değil, iki değil, üç değil dört gün boyunca süren bir çalışma tertiplediler. Normalde tam bavulumu toplayıp Akdeniz kıyılarına doğru kendimi atacakken aldığım bu haberle planımı değiştirip ben de eğitim çalışmasına katılmaya karar verdim. Malum Önder Sav’ın başına gelenlerden hepiniz haberdarsınızdır. Telefonunu saatlerce dinleyerek ona komplo hazırlanması beni geçtiğimiz ay söylediğim fikirlerim eşliğinde bu çalışmaya katılmaya zorladı. Ardımdan komplolar örgütleyenlerin bu çalışmada da beni hedefleyeceklerini biliyordum ve de yanılmadığım hemencecik ortaya çıktı. Bu çalışmanın üçüncü gününde hemen benim tezlerim eleştirilmeye başlandı ve teorilerim alay konusu edilmeye başlandı. Teorilerimden korkanlara ve çalışma sırasında adımı anarak teorilerimin yanlışlığını ispatlamaya çalışanlara boşuna uğraşmamalarını tavsiye ederim. Belki farkında değilsiniz ama insanlar terlemekten sizin şevkle anlattığınız dersleri dinlemeye fırsat bulamadılar. Madem bir araya gelip bir şeyler yapmak derdindesiniz şöyle Akdeniz’in cennet gibi bir koyunda tatil ayarlasaydınız ya kardeşim. Ama yok siz insanlara acı çektirmekten zevk alıyorsunuz belli ki. Üç sene üst üste yaz ortasında tarlalarda, bahçelerde insanları çalıştırmanız yetmiyormuş gibi bir de çıkıp okulların bile kapandığı bir dönemde eğitim okulu örgütlüyorsunuz. Sonra da çıkıp “Haluk Zorusevmez’in tembellik hakkı teorisi doğru değil o halde” diye ahkam kesiyorsunuz.
Ayrıca dersleriniz sırasında uyuyan arkadaşların varlığını nasıl anlatacaksınız merak ediyorum. Çalışmanın her gününde mutlaka uyuyan bir iki kişi vardı sınıfta bilmem farkında mısınız? Ayrıca bir alandan gelen arkadaşlarımın erkenden çalışmaya gelmek yerine uyumayı tercih etmesi hiç mi kafanızda soru işareti uyandırmıyor? Zaten bu sıcakta insanları toplayıp bir yere kapatıyorsunuz, bir de sabahın köründe (saat 9’da) herkesin gelmesini bekliyorsunuz.
Bir de bu çalışmayla insanlar ne kazanacak anlayamadım bir türlü. Hayır, çalışmaya katılanlara sertifika mı verilecek? Bu çalışma bize iş imkanı mı sunacak? Yani insanlara eziyet çektirmenin dışında bir faydası olduğunu düşünmüyorum bu çalışmanın.
Efendim çalışma boyunca yaşanan bir iki olaya değinmek istiyorum. Daha henüz çalışmanın başlarında bir kızımız çıkıp da aritmetik-matematik biliminin bir parçası olan diyalektik dalında (efendim matematiğin alt dalları, aritmetik, geometrik ve diyalektiktir) Himalaya tavşanlarına çektirilen eziyeti anlatmaya başladı. Öncelikle sevgili kızımıza, matematik ile Himalaya tavşanları arasında bir ilişki olmadığını üzülerek söylemek isterim. Belli ki bu arkadaşlarımız daha pek bir şey bilmiyorlar, o nedenle bildikleri bir iki şeyi de alakalı alakasız söylemekten çekinmiyorlar. Ayrıca o hayvancıklara çektirilen eziyete göz yumulmasına ne denmeli? Hayvanın üzerine hangi psikopat amaçla buz değdirilir anlamış değilim. Salt hayvancığın tüylerinin renginin değiştiğini kanıtlamak, dıştan müdahalenin iç çelişkiye ola etkisini kanıtlamak için çektirilen bu eziyeti meşru görmek mümkün müdür sorarım size. Nerede kaldı YDG’lilerin doğa sevgisi, nerede kaldı ekolojiye verilen önem? Bundan sonra illa ki matematik anlatmak istiyorsanız çekinmeden benden yardım isteyebilirsiniz. Hiçbir şey bilmesem dahi en azından Himalaya tavşanları ile matematik arasında bir ilgi olmadığını biliyorum.
Bunun dışında + değer (artı değer) uzun uzadıya anlatıldı ancak – değer (eksi değer) neden anlatılmadı bilmiyorum. Yani o konular hep eksik kaldı. Eksi değer olmadan artı değerin bir anlamı yok ki. Ayrıca o konuların da matematikte anlatılması gerekiyordu. Artının ve eksinin matematiğin konusu olduğunu hatırlatmak isterim.
Neyse sevgili YDG’liler bu konular önümüzdeki dönemde çözülecek konular. Ben de şimdi hiç canımı sıkmak istemiyorum şu dönemde. Dediğim gibi Akdeniz’in güzel bir koyunda tatile gitmek üzere hazırlıklarımı yaptım. Şöyle bir ay dinlenmek ve yüzmek istiyorum. Sizlere de tavsiye ederim. Ne işiniz var efendim tarlalarda, derslerde? Önümüzdeki ay görüşmek dileğiyle hepinizin gözlerinden öperim.
5 Eylül 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder