17 Nisan 2009 Cuma

GENÇ KADIN ÇALIŞMASINDA BAHAR DÖNEMİ

Tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, ülkemiz egemenleri tarafından bir dönem “Teğet geçti.” söylemleriyle karşılanmış; fakat bu durum uzun sürmemiş, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın ağzından “Teğet geçmeyle yerle bir etme arası” söylemiyle krizin gerçek boyutları egemenler cephesinden de aktarılmıştır.
Keza ülkemizin durumuna baktığımızda krizin etkilerini hissedilir biçimde görmemiz olanaklıdır. Doğalgaza, elektriğe, temel gıda maddelerine üst üste yapılan zamlar, 50 bine yakın işyerinin kapanması ve birçok sektörde firmaların küçülmeye veya üretime ara vermeye gitmesi, bunun yanı sıra işten çıkartmaların artması krizin belirtebileceğimiz göstergelerindendir.

Ekonomik kriz ve kadın
Ekonomik krizin kadın açısından etkilerine baktığımızda ise denilebilir ki, kriz hem çalışan emekçi kadını hem de ev emekçisi kadını “önce” ve “daha derinden” etkilemektedir. Emekçi kadın açısından bakıldığında, kadınların daha çok küçük ölçekli ve işten çıkarmaların kolay olduğu, kayıt dışı sektörlerde çalışıyor olmaları ve bu işyerlerinin krizden ilk darbe yiyen yerler olmaları doğallığında da kadının ilk işsiz kalanlar olmasını beraberinde getirmektedir. Türkiye İş Kurumu’nun Aralık 2008 verilerine göre kayıtlı kadın işsiz oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık % 50 artarak 263 bin 502’ye yükselmiştir. Kayıt dışı çalışan kadınlar da düşünüldüğünde rakamların gerçek boyutu daha net görülecektir. Bunun yanı sıra kimi çalışmayan kadınlar ise kriz dönemlerinde ek gelir için çalışmak zorunda kalarak kayıt dışı, düşük ücretle ve zor koşullarda çalışmaya mahkum olmaktadır.
Krizin kadınlar üzerindeki etkisi salt işsizlikle sınırlı değildir. Peş peşe yapılan zamlar ve işsizliğin sonucunda yoksulluk, ev emekçisi kadının kemer sıkma politikalarına neden olarak kadının evdeki iş yükünü arttırmaktadır. Yine yoksulluk arttıkça genel olarak artan gerilimden ve şiddetten en çok kadınlar etkilenmekte, artan işsizlik; psikolojik problemleri, aile içi gerilimleri ve beraberinde kadına yönelik şiddeti arttırmaktadır.
Dolayısıyla denilebilir ki kadınlar, ekonomik krizden maddi yıkımın yanında manevi bir yıkıma da uğrayarak daha fazla etkilenmektedir. Emekçi kadın üretimin dışına, ev emekçisi kadın ise artan yoksullukla boğuşmaya itilerek krizin faturasını ödemeye mahkum edilmektedir.
Bu açıdan bakıldığında ve krizin etkisini önümüzdeki dönemde daha fazla hissettireceği düşünüldüğünde, özellikle semt çalışmalarında kriz ve beraberinde artan işsizlik ve yoksulluk gündemi üzerinde yoğunlaşılarak faaliyet yürütülmeli; krizin nedeninin ve faturasını ödemesi gerekenlerin egemenler olduğu vurgulanarak sistem teşhir edilmeli, örgütsüz tepkileri örgütlü bir güce dönüştürme ekseninde hareket edilmelidir.

Yerel Seçimler
Önümüzdeki dönemin önemli gündemlerinden biri de 29 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerdir.
Sistem partilerinin kadın sorununa bakışı hepimizce bilinmektedir ki, kadını yanlış hedeflere yönelterek bilinç bulanıklaştıran ve böylece kadını sisteme yedeklemeye çalışan, mücadeleden uzaklaştıran, dolayısıyla da sorunu çözme yerine döne döne yeniden üretme pozisyonunda duran bir anlayışa sahiptir. Bundan hareketle desteklenecek adayların kadın sorununa yaklaşımları üzerinden bir faaliyet yürütülerek sistem partilerinin teşhirini bu konu özgülünde de yapmak gerekmektedir. Aynı zamanda desteklenecek adayın kadın sorununa yönelik yaklaşımları da bizim açımızdan belirleyici olmalıdır. Bu açıdan bakıldığında;
- Kadın sorununa yönelik mücadeleyi geliştirecek kurum ve dernekler oluşturup bunları destekleyen,
- Kadın sorununa yönelik çalışmalarla ilgili bütçe oluşturan,
- Aile içi şiddet, taciz, tecavüz ve namus cinayetleriyle mücadeleye önem veren,
- Cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkan ve bu tür yaklaşımlarla mücadeleye eden,
- Kadın sorunlarına karşı eğitim amaçlı grup etkinlikleri düzenleyen,
- Psikolojik danışmanlık hizmetleri sağlayan,
- Yerel yönetimlerin istihdam politikalarında kadına yönelik olumlu eylem ve destek politikalarını geliştiren,
- Kadının erkek egemen zihniyete ve anti-demokratik yöntemlere karşı mücadele edebilmesi için siyasette dönüştürücü rol ve iradeye sahip olabilmesine zemin hazırlayan,
adayları, hem kendi A/P araçlarımızla destekleyerek hem de seçim bürolarında desteklenecek adayın kendi çalışmalarında aktif bir şekilde faaliyet yürüterek desteklemeli, seçim döneminde genç kadın çalışmasını güçlendirerek alanlarımızda belli bir hareketliliği yakalamayı hedeflemeliyiz.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
İçinden geçtiğimiz dönemde neo-liberal politikalarla özelde kadına yönelik hak gaspları artmış, SSGSS yasasıyla kadının çalışma koşulları zorlaştırılmış, ev içi emeği yok sayılmış, kadına adeta çalışmama dayatılmıştır. Yine yaşanan ekonomik kriz düşük ücretle zor koşullarda çalışan kadınları işsizlik ve zamlarla boğuşmaya iterek, kadın için zaten zor olan koşulları daha da zorlaştırmıştır.
8 Mart tarihsel özü itibariyle, emekçi kadınlar için sorun ve taleplerini alanlarda dile getirdikleri bir mücadele günüdür. Bu temelde ekonomik kriz ve son süreçte kadın özgülünde artan hak gaspları ana gündemleri üzerinden bir faaliyet yürüterek, 8 Mart’ı devrimci özüne uygun şekilde, oluşturabileceğimiz en geniş eylem birlikleri içerisinde yer alarak kitlesel bir biçimde geçirme temelinde hareket edilmelidir. Ayrıca üniversitelerde çeşitli eylem ve etkinlikler düzenlenerek kadın sorununun çözümünün örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçtiği vurgulanmalıdır.

Genç Kadın Buluşması
YDG 3. Konferansı’nda merkezi bir Kadın Komisyonu kurulmuş ve bu komisyona Genç Kadın Buluşması’nı örgütleme iradesi verilmiştir. Nisan ayı içerisinde gerçekleşmesi planlanan buluşmaya hazırlık açısından ilk etapta alanlarımızda halihazırda kurulu bulunan Kadın Komisyonlarının çalışmalarını etkinleştirerek; Kadın Komisyonlarının bulunmadığı ve kurulabilmesi koşullarının olduğu alanlarda komisyonun kurulmasıyla ilgili çalışmaları hızlandırıp komisyonu aktif hale getirerek buluşmaya katılma, hem kadın sorununa yaklaşımımızı hem de seçim ve 8 Mart çalışmalarındaki faaliyetimizi örgütlü bir şekilde örebilmemiz aynı zamanda alanlarda belli bir hareketliliği yakalayabilmemiz açısından önem arz etmektedir.
Kadın Komisyonlarının buluşmaya hazırlık amacıyla, kadın sorununa yönelik eğitim çalışmaları alması, buluşmayı gerçekleşecek eylem ve etkinliklerde gündemde tutması ve bu temelde hazırlıklı katılımı buluşmanın verimli geçmesini de beraberinde getirecektir.
Açıktır ki örgütümüz kadın sorunuyla ilgili gündemlere müdahale etme ve refleks tavırlar göstermede eksik kalmaktadır. Bunun bir dizi nedeni olmakla birlikte ülkenin sosyo-ekonomik yapısından da kaynaklı olarak kadına karşı sömürü ve baskının daha yakıcı olarak hissedilmesi gerçekliğinden hareketle, bu soruna karşı duyarlılığımızı arttırmak elzemdir.
Bilginin pratikten doğduğu gerçekliğiyle hareket ederek etkinlik ve eylemlere katılmayı önemsemeli; fakat kadın sorununa karşı teorik olarak donanmayı da taliye almamalıyız. Bu çerçevede alanlarımızda çalışmaları bulunan DKÖ’lerde çalışma yürütmeye, kadın sorununu işleyen kitap, dergi vb. yayınları; an’a müdahale açısından da gündemi takip etmeye özen göstermeliyiz.
YDG Merkezi Kadın Komisyonu

Hiç yorum yok: