Belediye-İş 2 No’lu Sendika Başkanı Hasan Gülüm’le röportaj
- Belediye-İş 2 No’lu sendikada yaşanan olağanüstü kurulun nedenleri ve kurulun nasıl geçtiği hakkında kısaca bizleri bilgilendirebilir misiniz?
Son zamanlarda sendikalar içinde bir olağanüstü kongre furyasıdır sürüp gidiyor. Peki, bu olağanüstü kongreleri kim istiyor, neden olağanüstü kongreler oluyor? Olağanüstü kongreler olmamalı mıdır?
Bugün sermayenin kendini AKP ile yeniden yapılandırmaya çalıştığı bu süreçte, geçmişte bu sistemin içinde işi bitenlerin tasfiye edildiği bir süreç olmasından dolayı bunun sendikal ayaklarını da oluşturmayı hedeflemekteler. Bu nedenle bugün sendikalar içerisindeki olağanüstü kongreler bir yanıyla bunu ifade ederken diğer yanıyla saldırıların en yoğunlaştığı dönem olması itibariyle sarı sendikacılar vasıtasıyla sınıfın tepkisini içe döndürerek mücadele enerjisini tüketmeyi hedeflemekteler. Böylece bir taş ile iki kuş vurulmuş olacaktır.
Sendikal harekette olağanüstü kongreler bir yanıyla böyle işlerken diğer bir yanı sendikalar içerisinde mücadele eden, sınıfı örgütleme çabası olan ve bugünkü sendikal çizgiyi rahatsız edenlerin bulunduğu şube yada merkezlerin olağanüstü ile tasfiye edilmesidir.
Kim tarafından ve nasıl yapılırsa yapılsın içerisinden geçtiğimiz süreç bugün işçi ve emekçilere mücadele etmeyi ve saldırılar karşısında ortak davranmayı dayatmaktadır. Bu süreçte mevcut hakların korunmasının sağlaması için mücadele edilmelidir. Kaldı ki yaşanan krizden kaynaklı bugün rüzgâr ezilenlerden yana da esiyor. Bu olumlu havayı avantaja dönüştürerek işçi ve emekçilerin gücünü, mücadelesini yükseltmek gerekiyor. Bunun yapılmadığı yerlerde, engel teşkil eden yerlerde ise mücadele üzerinden bir ayrışım yapılarak olağanüstü kongre ile sınıfın önü açılmalıdır. Bizler sadece bu yönlü olağanüstüleri istemeliyiz. Bunun dışındaki her tutum sarı sendikacılar ile sistemin bugün sendikal harekette ortaya koyduğu çizgi ile aynı noktaya düşer. Bu nedenledir ki kısa vadeli kazanımlar olarak görülen yaklaşımlardan uzak durulmadığı sürece bu süreçte olağanüstüler ile kim kazanırsa kazansın aslında ortada yaratılan tahribattan dolayı zaten bir kayıp olacaktır. Kazanan da aslında kaybederek kazanmış olacaktır.
Sendikalar içerisinde ikinci olağanüstü çizgisi olarak görülen tasfiye inanılmaz derecede tehlikelidir. Çünkü bu aynı zamanda sarı bürokrat sendikacıların da işini kolaylaştıran ve geleceğini garanti altına alan bir tutumdur. Bu nedenle kriz gerekçesi ile emekçilere saldırıların olduğu dönemlerde aslında mücadelenin yükseltilerek, sendikal harekette mücadele üzerinde bir ayrışım gerçekleştirmenin daha doğru olduğu gibi bugün bunun zemini de oldukça fazladır. Zaten mücadelenin de içe çevrilmesi bunu önlemek içindir.
Belediye-İş 2 No’lu Şubede de yapılan olağanüstü kongre ile yukarıda ortaya koyduğumuz nedenlerden kaynaklı esas olarak mücadelenin içe çevrilmesi ikincisi bu gerekçe ile tasfiye edilmesi hedeflendi. Ancak tüm tahribatlara rağmen istenilen sonucu alamadılar.
- Ekonomik krizle birlikte işçi hareketindeki gelişmeleri-değişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Önümüzdeki süreç üzerine beklentileriniz nedir?
Krizin sonrası ortaya çıkacak sonuçtan bu soruya cevap verirsek daha doğru olacağını düşünüyorum. Yaşanan krizin boyutunun derin, uzun ve oldukça kapsamlı olduğunu söylersek bunun üstelik sadece mali kriz olmadığını, ülkemizde direk üretim alanlarını etkilediğine göre bunun yaratacağı sonuç işsizlik ve yoksulluktur. Bu süreç 2009 sonuna kadar devam edecek hatta 2010’un ilk üç ayını kapsayacağını burjuva ideologları söylüyor. Bu ne kadar müdahale edileceği ile ilgili bir sonuç olacaktır. Ya da bu işsiz dalgası daha gerici bir sistem için araç olarak kullanılacaktır.
Kısacası kriz sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Buradan hareketle bu sürecin daha fazla bir müdahale ile olumlu bir mücadele sürecin başlangıcı olabilir.
- 1 Mayıs öncesinde gençliğe iletmek istediğiniz mesajınız var mı?
Bence bu süreçte çelişkinin derinliği göz önüne alındığında gençliğin rolünün önemi artmaktadır. Çünkü bugün açısından süreçte en hızlı davranış ve tepki ile en hızlı refleks gençlikten gelmektedir. Gençlik biraz krizin dışında kendini tutarsa süreci kaçırmış olacaktır. Çünkü bütün toplumsal katmanların en ileri noktalarını gençlik oluşturmaktadır. Tarihteki rolü de zaten ortadır. En son Yunanistan, Fransa örneğine bakarak gençliğin yarattığı sonuçları görebiliriz. Buradan sınıf hareketinin sorumluluğu ve buradaki rolünü göz ardı etmeden sadece bu rolde gençliğin önemine dikkat çekmek istedim. Yaklaşan 1 Mayıs’ta da böyle düşünülmesi gerekir.
26 Nisan 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder