26 Nisan 2009 Pazar

Komünist Ustalardan öğrenelim

Marksizm-Leninizm-Maoizm’in Tarihi- 15

Mao’nun İlk Yılları
Çin Devriminin ilerleyen sınıf mücadelesinde Marksizm geniş bir sahada gelişmesini sürdürmekteydi. Yirmi sekiz yıl boyunca, çeşitli iniş ve çıkışlarla Çin Devrimine önderlik eden Çin Komünist Partisi, uzun süreli halk savaşı sonunda, 1949 Ekimi’nde dünyanın en kalabalık ülkesinde iktidarı ele geçirmeyi başarmıştı. Çin devriminin başkanı, Mao Zedung, çeşitli sapmalara karşı verdiği ideolojik mücadele sonucunda Marksist teoriyi geliştirmiş, teoriye muhtelif alanlarda katkıda bulunmuştu. Mao, sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde ilerleyen devrim mücadelesinin yönünü de ortaya koymaktaydı. Ki o zamana kadar, Mao, uluslararası düzeyde önde gelen bir role sahip değildi, ancak gelecek yıllarda, onun Marksizm-Leninizm’e yaptığı katkılar enternasyonal proletaryanın elinde paha biçilmez silahlara dönüşecekti.
Mao Zedung, 26 Aralık 1893 yılında, Hunan eyaletine bağlı Shaoshan köyünde bir köylü ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Temel öğrenimini özel bir okulda alan Mao, daha sonra Xiangxiang’da okula devam etmiş, ortaöğrenimini ise eyalet başkenti Changsha’da almıştı. 1911 burjuva devriminden sonra yarım yıl ihtilalci Yeni Ordu’da bulunan Mao, 1913 yılında Hunan Dördüncü Eyalet Okulu’na başlayıp, 1918 yılında bu okuldan mezun olarak öğrenimini tamamlamıştı. İlkin klasik felsefeyle ilgilenen Mao, Konfüçyus’tan Hegel’e farklı okumalar yapmıştı. Çocukluğundan beri ülkesine karşı büyük bir sevgi besleyen Mao, devrime karşı sınırsız bir ilgiye sahipti.
Mao, 1918 Nisanı’nda Changsha’da, Çin’i dönüştürmenin yeni yollarını keşfetmek amacıyla Yeni İnsan Derneği’ni kurdu. 1919 Dördüncü Mayıs Hareketi’nin başladığı zamanlarda Mao, Marksizm’le tanışmış ve onu benimsemeye başlamıştı. 1919 Temmuzu’nda Hunan eyaletinde devrimci fikirleri yaymaya çalışan Xiangxiang Review adlı dergiyi çıkaran Mao, ertesi yıl devrimci ideolojinin çalışılması ve propagandasının yapılması amaçlı Kültürel Okumalar Derneği’ni örgütledi. 1920 yılında Changsha’da komünist gruplarla tanıştı. Kurucularından biri olduğu Çin Komünist Partisi’nin 1921 Temmuzu’nda örgütlemiş olduğu ÇKP I. Ulusal Kongresi’ne on iki delegeden biri olarak katılmıştı. Kongre sonunda Hunan Bölgesi Parti Komitesi sekreterliğine getirilen Mao, Changsha ve Anyuan’daki işçi hareketlerine önderlik etmekle de görevlendirilmişti. Mao’nun da katıldığı 1923 Haziranı’nda gerçekleştirilen ÇKP III. Ulusal Kongresi’nde Sun Yat-Sen’in önderlik ettiği Kuomintang ile işbirliği temelinde anti-emperyalist, anti-feodal ulusal cephenin kurulması ve cephe üyelerinin ferdi olarak Kuomintang’a yönlendirilmeleri kararı alındı. 1924 ve 1926 yıllarında gerçekleştirilen Kuomintang I. ve II. Ulusal Kongreleri Mao’yu Merkezi Yürütme Kurulu yedek üyeliğine seçti. Kuomintang Merkezi Propaganda Departmanı’nın başına getirilen Mao, Haftalık Politika’nın editörlüğü ve Köylü Hareketi Enstitüsü VI. Sınıf’ın direktörlüğü görevlerinde de bulundu.

Sömürge ve Yarı-Sömürge Ülkelerde Devrimin Yolu
1924’ten 1926 yılının başlarına kadar süreç, işçi ve köylülerin güçlü mayasıyla hızlı bir ilerleme göstermişti.1925’in 30 Mayıs’ına gelindiğinde anti-emperyalist halk hareketi kitlelerin bütün kesimlerini sarmalamıştı. Ülke devrim ve karşı-devrimin keskin savaşı eşiğindeydi. Ancak ne var ki, ÇKP iki ayrı sapmayla uğraşmaktaydı. O zamanki parti genel sekreterliğine hakim olan oportünist klikten Chen Tu-hsiu görüşlerini şöyle ifade etmekteydi: “…devam etmekte olan burjuva-demokratik devrime burjuvazi önderlik etmelidir, onun gerçekliği bir burjuva cumhuriyeti oluşturmaktır ve burjuvazi, işçi sınıfıyla birlikte yegane demokratik güçtür ki, kendiliğinden birleşmelidir… Bir diğer yandan ise, Chang Kuo-tao şahsında temsil olunan ‘sol’ oportünistler, yalnızca işçi sınıfı hareketini görüyorlar; köylülüğü dıştalıyordu.” (36)
Mao, bu iki sapmayla mücadele içerisinde Marksist teoriyi geliştirecek ilk ciddi katkılarını yapmaktaydı. 1926 Martı’nda ünlü kitabı Çin Toplumundaki Sınıfların Tahlili’ni çıkaran Mao, 1927 Martı’nda ise Hunan Köylü Hareketinin İncelemesi Üzerine Rapor’u sunmaktaydı. Bu çalışmalarıyla doğru bir Marksist-Leninist bakış açısına, metoda ulaşan Mao, Lenin’in sömürgelerde ulusal devrimlere ilişkin tezlerinde derinleşmiş ve esaslı fikirlerini Yeni Demokratik Devrim tezinde temellendirmişti. “Çin Devriminin dostları ve düşmanları kimlerdir, devrimin önder gücü kimdir, güvenilir ve güven vermeyen müttefikler kimlerdir” sorularını cevaplamıştı. Ayrıca o, kitlelerin hangi yolda seferber edileceğini göstermiş, devrimci bir hükümetin inşası ve köylü ordusunun örgütlenmesini işaret etmişti. Mao’daki bu berrak perspektif sayesindedir ki, devrimci güçler Kuzey Harekatı’nda yönlendirilebilmiştir-ki bu harekat Çin’deki I. Devrimci İç Savaşın kritik bir basamağıdır. Bu fikirler gelişen Çin devriminin ocağında dövülüyor, şekil alıyordu; yine bu fikirler, emperyalist baskı altındaki ülkelerde devrim fırtınasının yükselmesi bakımından muazzam öneme sahipti.
Ayrıca bu süreçte, III. Enternasyonal bu ülkelerdeki devrimlerin karşılaştığı sorunlara özel bir ilgiyle eğiliyordu, bilhassa Çin Devrimine. Stalin, bir yandan Zinovyev, Troçki ve diğerlerinin öne sürdüğü yanlış önerileri düzeltiyor, diğer yandan Çin devrimine genel ve doğru önerilerde bulunuyordu. Ancak Stalin, sömürge ve yarı-sömürge ülkelerdeki devrimlerin ihtiyaç duyduğu anlayışı, önderliği, Yeni Demokratik Devrimin, Uzun Süreli Halk Savaşının Marksist araçlarını kafi derecede ve özgünlüğüne uygun olarak geliştiremiyordu. Dolayısıyla, Enternasyonal, Çin Partisi’nde farklı zamanlarda gelişen, partiye hakim olan hatalı sağ ve ‘sol’ çizgileri düzeltemiyordu, bu durum genel anlamıyla, 1935 yılına kadar, yani Mao’nun parti önderliğine geçmesine kadar sürmüştü.

Kızıl Üslerin İnşası ve Çeşitli ‘Sol’ Sapmalara Karşı Mücadele
Chen Tu-hsiu sağ kliğinin I. Devrimci İç Savaş sırasında baştan sona partiye hakim olması, devrimin bu sürecinde alınan yenilginin ana nedenlerinden biriydi. 1927 Ağustosunda, yeni sürecin hemen başında-II. Devrimci İç Savaş Dönemi- Chen Tu-hsiu, sağcı teslimiyetçiliğinin sağlam bir şekilde eleştirilmesinden sonra genel sekreterlik görevinden alındı. Ancak ne var ki, sağcı çizginin doğru bir eleştiri sonucu mahkum edilmesi, ‘sol’ kliğin merkez komiteye hakim olmasına yol açmıştı. Bu klik hatalı bir şekilde, Çin Devrimini ‘kesintisiz bir yükselme’ şeklinde ele alıyordu ve onlar buradan yola çıkarak birçok kentte silahlı ayaklanma çağrısında bulundular. Bu durum ağır kayıpların verilmesine yol açmıştı, 1928 Nisanı’yla birlikte bu klik ortalıktan çekildi. 1928 Haziranı’nda gerçekleştirilen ÇKP VI. Kongresi ilkin ‘sol’ çizgiyi düzeltip temel olarak doğru bir anlayışı kabul etti, sağ ve ‘sol’ görüşleri mahkum etti. Kuzey Harekatı ve şehir ayaklanmalarının yenilgilerinden sonra, doğru anlayış uygulanmaya başlanmış, Kızıl Ordu inşa edilmekteydi. Bu sırada Mao, Marksist-Leninist teoriye yeni katkılarda bulunuyordu. 1928 Ekimi’nde Çin’de Kızıl Siyasi İktidar Neden Var Olmasın?’ı yazan Mao, 1928 Kasımı’nda Chingkang Dağlarında Mücadele’yi kaleme almıştı. Bu tarihsel çalışmalar Kızıl Ordu’nun inşası ve geliştirilmesi yolunda teorik temelleri sağlamıştı. Ayrıca bu teorik çalışmalar, Uzun Süreli Halk Savaşı ve sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde devrimin yolu bakımından Marksist-Leninist anlayışa başlangıçta yapılan katkıları derinleştirmiş, anlayışı geliştirmişti. Anlayışın uygulanmasıyla Mao, geniş sahada devrimci merkezlerin inşasını sistematik olarak göstermiş bulunuyordu. Sovyetler inşa edilmiş, Çin Sovyet Cumhuriyeti Geçici Hükümeti kurulmuştu.
Ancak ‘sol’ fikirler yeniden ortaya çıkmış, partiye nüfuz ederek parti önderliğini 1930 yılıyla beraber ele geçirmişti. 1930’da Li Li-San’ın, 1931-1934 arası Wang Ming’in başını çektiği partiye hakim iki ‘sol’ çizgi haddi hesabı olmayan bir kayba yol açtı. Bu arada, Çan Kay-Şek, Kızıl Üslere karşı baskı ve kuşatma seferlerini ardı sıra örgütlemekteydi. 1934 Ekimi’ne gelindiğinde, Çan Kay-Şek’in kuşatmasını kırmak, yeni zaferler kazanmak, dünyayı sarsacak stratejik bir değişim yaratmak için karar alındı, bir yürüyüş başlatıldı: Uzun Yürüyüş. Uzun Yürüyüş sırasında, 1935 Ocak ayında gerçekleştirilen ÇKP Tsunyi Plenium (Genel Kurul-Birleşik Oturum)’unda parti önderliği Mao’nun ellerine, Mao’nun politikalarına geçmekteydi. O zaman, Japonya’nın 1931’den beri gelişerek süren Kuzey-doğu Çin istilasını dağıtabilmek için, ulusal çaptaki anti-Japon hareketinin daha iyi koordine edilebilmesi için Uzun Yürüyüş’ün kuzeye doğru kaydırılarak sürdürülmesine karar verildi.
Devam edecek
36. Ho Kan-chih, Modern Çin Devrimi Tarih, sy. 53.

Hiç yorum yok: