MR PRESİDENT
Merhaba Sevgili YDG’liler,
Geçtiğimiz haftalarda oldukça sıcak gelişmeler yaşandı. Özellikle Mr. President Obama’nın ülkemize yaptığı ziyaret malumunuz gerek dünyada gerekse de bölgemizde nabızların artmasına vesile oldu. Şimdi diyeceksiniz ki bu adamın Obama ile işi ne? Hemen cevap vereyim: Obama’nın yemin töreninin hemen sonrasıydı, evde oturmuş genel kültürümü arttırmak maksadıyla LOST dizisinin ilk iki sezonunu izliyordum bilgisayarımda. Tam bu esnada telefonum hararetle çaldı. “Hi, Mr. Zorusevmez” sesiyle irkildim. Telefonun öte tarafında yeni ABD Başkanı Obama, ezik bir şekilde bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Seçimin hemen sonrasında yaptığı konuşmadaki kendine güvenen Obama gitmiş, yerine utana sıkıla bir şeyler anlatmaya çalışan Obama gelmiş.
Hatırlarsanız ABD Başkanlık seçimlerinin akabinde Obama’ya karşı ön yargılı olmamak gerektiği üzerine bir yazı yazmıştım. İşte Başkan da beni bu yazıya duyduğu minnettarlığı belirtmek için aramış. YDG gibi bir dergide insanların ABD Başkanına ön yargılı olmaması gerektiğini anlatmanın büyük bir cesaret işi olduğunu belirtmiş, BOP mu, COP mu anlayamadığım bir şey doğrultusunda Ortadoğu Barış Elçisi olmamı istemişti. Ben de tabii seve seve kabul etmiştim bu öneriyi. Telefonu kapatmadan önce de Obama’ya “Obamacım valla kırılırım ilk işin Türkiye’ye gelmek olsun. Bizim burada Nevizade diye bir yer var şöyle karşılıklı rakı balık yaparız, iki de laflarız” demiştim. İşte Obama bu davetim doğrultusunda geçtiğimiz haftalarda ülkemize geldi. Boşuna medyada çıkan fotoğraflarda beni aramayın. Kamuoyuna fazlasıyla mal olmuş birisi olarak kasten fotoğraflardan kaçındım ama özel olarak bir tane Sayın Başbakanımız ve Başkan Obama ile çektirdiğim fotoğrafı evimin duvarına çerçeveleterek astım.
Başkan’ın iki günlük ziyareti boyunca oldukça samimi mesajlar verdiğini söylemeliyim. Adamın hiçbir kötü niyeti yok. Demokrasinin tüm dünyaya yayılmasından öte evrensel bir talebi de yok. Yeri gelmişken söyleyeyim valla sevimli de bir adam. Gitmeden önce “gel televizyonlara birlikte çıkıp bir açıklama yapalım Halukçum” dedi ama mütevaziliğim tuttu “gerek yok Hüseyinciğim, sen gerekli mesajları verdin zaten” dedim. Yani Obama ikinci ismini kullanmamı özellikle istediği için kendisine bu şekilde hitap ettim tabi.
Yeri gelmişken tüm kışkırtmalara aldırmayarak benim görüşlerime değer veren YDG’li arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum. Obama’yı protesto etmek için yapılan maksatlı eylemlere itibar etmeyen sevgili YDG’liler, sizler de bundan sonra benim gibi BOP ya da COP her neyse onun doğrultusunda Ortadoğu Barış Elçileri olmayı hak ediyorsunuz. En kısa zamanda Hüseyin Obama’yı arayıp sizden bahsedeceğim. Ha bu arada protestolara katılmayan arkadaşlara ABD’de okuma fırsatı da sağlamaya çalışacağım. O nedenle bana bir mail atmanız yeterli olacaktır.
Aslında bu ay değinilecek çok konu var. Yerel seçimlerde AKP’nin ezici galibiyeti, psikolojik olduğu anlaşılan ekonomik kriz, Tunceli halkının Sayın Başbakana yaptığı nankörlük, geçtiğimiz aylarda Başbakanımızın Davos’ta yedi düvele verdiği ders, Ergenekon vb. onlarca konuya bu kadar kısıtlı bir yerde layıkıyla değinebileceğimi düşünmüyorum. Bunun yerine geçtiğimiz ay maillere verdiğim cevapların çok faydalı olduğunu duyduğumdan yine sizin sorularınıza yer vermek istiyorum:
Soru1: Gönderen: saskin_ydg@... Kime: haluk_zorusevmez@hotmail.com Konu: Başımız Belada
“Merhaba Haluk Abi, biz gecen ay da tavla oyununda ceza üzerine bir mail atmıştık. Önerinizi uyguladık ve çok memnun olduk. Bu nedenle öncelikle teşekkür ederiz. Abi, bizim önemli bir sorunumuz var. Bizim alanda kadın arkadaşlar örgütleniyorlar ve baya da iddialılar. Şu ara bir komisyon kurdular ve düzenli toplantı alıyorlar. Ne yapmamız lazım?”
Cevap: Evet gençler sizi hatırladım. Biraz faydam dokunduysa ne mutlu bana. Şimdi gençler, öyle kadın arkadaşlar örgütleniyor falan ne demek anlamadım ben. Kadının yeri evidir. Öncelikle arkadaşlara tarihsel misyonlarını hatırlatın bence. Örgütlenmek yerine siz erkek YDG’lilere yemek yapsalar bence daha faydalı olurlar. Bu yöntem işe yaramıyorsa toplantıları sabote etmeye başlayın. Toplandıkları esnada bir bahane bularak iki dakikada bir odaya girin, sinirlerini bozun. Yine olmazsa artık başka bir çözüm buluruz. Siz önce bunları bir deneyin de.
Soru2: Gönderen: bitkiniz@... Kime: haluk_zorusevmez@hotmail.com Konu: Obama çok yakışıklı
“Slm haluk. Biz geçen ay da yazdık. Öneri güzeldi tuttu, eyvellh. Bu ara Obama geliyo, protest etmek lazımmış. Biz onu çok beğeniyoz, protest etmek istemiyoz, ne yapcaz? Bye.”
Cevap: Sevgili Bitkiniz ve alandaki diğer arkadaşlar. Hatırlıyorsanız mailden cevap yazmıştım ancak herkese örnek olsun diye buraya da yazıyorum. Bence de Obama’yı protesto etmek istememeniz oldukça anlamlı ve güzel bir düşünce. Şimdi çeşitli bahanelerle protesto gününe kadar çalışma yürütmemeniz gerekiyor. Tam protestonun olduğu gün de kaç kişisiniz bilmiyorum ama mesela biriniz uyuya kalsın, bir diğeriniz o güne başka bir iş koysun, daha başkası varsa o da ne bileyim “okula gitmem lazım, uzun zamandır gitmiyorum” falan desin. Daha da kalabalıksanız “trafik kapalıydı”, “her yerde geniş güvenlik önlemleri vardı”, “dükkana bakmam lazımdı”, “Obama mı gelmiş? Hadi canım hiç haberimiz yok” gibi bahaneler üretebilirsiniz.
Diğer maillere yer kalmadığı için değinemiyorum; ama siz bana yazmaya devam edin. En azından maille cevap veremeye özen gösterdiğimi biliyorsunuz. Bu arada 2. eğitim çalışmasına değinecektim ama malum Obama daha önemli bir konu olarak öne çıktı. Sadece çay, yemek ve yol paralarıyla milyarlara mal olan, lavabo kuyruklarıyla dikkati çeken ve yaratıcı önerilerin havada uçuştuğu bu çalışmayı dikkatle izledim. Sadece şunu söyleyeyim, öyle farklı yöntemler kullanarak verimi arttırdığınıza inanmamı bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Hele bir grubun bir saat bile sürmeyen toplantısından sonra ne deseniz nafile. Lise ve kadın buluşmalarında görüşmek dileğiyle hepinizin gözlerinden öperim.
26 Nisan 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder