26 Nisan 2009 Pazar

TUTSAKLARLA DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM!

Hapishanelerde devletin saldırılarının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Her geçen gün devrimci ve yurtsever tutsaklara yönelik yeni saldırı ve hak gasplarıyla karşılaşıyoruz. Devlet her hapishanede farklı araç ve yöntemlerle de olsa tüm hapishanelerde pervasızca saldırılara yöneliyor. Hapishanelere yönelik kamuoyu desteğinin zayıflığı ve artan duyarsızlık devleti cesaretlendiren bir işlev görüyor. Ve ne yazık ki tüm kesimlerde bu konuda bir ilgisizlik ve hantallık artarak devam ediyor.
Erzurum Hapishanesinde ve Van F Tipi’nde yurtsever tutsakların açlık grevleriyle tekrar gündeme gelen hapishane koşulları bu konuda sorunun ciddiyetini kısmen de olsa hissettirdi. Ancak oluşan duyarlılığın süreklileşmesi de gerekiyor. Devletin verdiği hiçbir sözde durmadığı, kamuoyu baskısının ve içerdeki eylemliliklerin duraksadığı koşullarda aynı saldırılara kaldığı yerden devam ettiği biliniyor. Diğer yandan hemen her hapishanede rutinleşen tarzda ama tutsakların yaşamını her geçen gün daha da olumsuzlaştıran saldırılar yaşanmaya devam ediyor.
Devletin tüm saldırılarının tutsakların politik kimliklerini zayıflatmaya ve örgütlü direnişlerini parçalamaya dönük bir girişim olduğu biliniyor. Bu amaçla tecridi derinleştirecek ve tutsakları tredman koşullarının bir esiri yapacak politikalar adım adım gerçekleştiriliyor. Kuşkusuz ki tutsaklar bu saldırıları görüyor ve her şeye karşın direniyorlar. Ancak bu direnişin büyük bir iradi mücadeleyle ve bedeller ödenerek gerçekleştirildiği unutulmamalıdır. Tutsaklar her geçen gün çok daha zor koşullarda yaşamlarını ve direnişlerini sürdürüyorlar. Devletse zamana yayarak bu direnişi kırmayı ve tutsakları çürütmeyi amaçlıyor.
Tutsakların en doğal haklarının, hatta yasa ve yönetmeliklerle tanınan haklarının dahi büyük oranda gasp edildiği gelişmeler yaşanıyor. Sürgün sevkler, tutsakların ailelerinden çok uzak hapishanelere sevk edilmesi, hapishane içerisinde gerçekleştirilen tutuklu-hükümlü ayrımları ve zorla hücre değişiklikleri, dilekçelerin ulaştırılmayışı, mektupların kaybedilmesi ve karalanması, onur kırıcı arama ve dayatmalar, ziyaretlerde çıkarılan engeller, Kürtçe konuşma yasağı, keyfi “disiplin cezaları”, toplatması olmayan yayınların verilmeyişi, boya kalemlerinin ve kırtasiye malzemelerinin tutsaklara verilmemesi, “gereksiz” denilerek hücredeki birçok eşyaya el konulmaması ve hasta tutsaklara yönelik saldırılar ve tedaviye dönük engeller… Son dönemde artarak devam eden saldırılara bunları sayabiliriz. Bu saldırılara irili ufaklı onlarcasını daha ekleyebiliriz.
Hapishanelerde saldırılar ve hak gaspları artarken devrimci, demokrat ve duyarlı kesimlerin duyarsızlığa gömülmesi kabul edilemez. Saldırılar karşısında sergilenen dışarıdaki karşı koyuş ve dayanışma girişimleri bugün en alt seviyelere inmiş durumdadır. Bu girişimlerin canlandırılması, somut ve kalıcı ilişkilerin geliştirilmesi bugün acil bir ihtiyaç halini almıştır.
YDG’liler hapishanelerde yaşanan gelişmelere duyarlılığını kaybetmemelidir. Hemen her kurum ya da siyasi örgütlenmenin kendi iç süreçlerine gömüldüğü şartlarda tutsakların çok tali bir duruma itilmesi kanıksanacak bir durum değildir. YDG tutsaklara yönelik dayanışma girişimlerinin içinde yer almalı, gerçekleştirilen çalışmalara destek olmalıdır. Bugün bireysel temelde yapılacak dayanışmalar dahi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle tutsaklara kart atma, mektup yazma, onların ihtiyaçlarını karşılama ve seslerini dışarıya taşıma daha sistemli bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Devletin tutsakların yaşamını daha da darlaştırmaya ve onların politik üretimlerini yok etmeye çalıştığı ortadadır. Bizim hedefimiz ise onların sosyal yaşamını zenginleştirmek ve üretimlerine katkı sunmak olmalıdır. Tutsakların kitap, dergi, gazete gibi ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olmak, yaşadıkları sıkıntılara karşı maddi ve manevi bir dayanışma göstermek bugün çok daha önemlidir. Tutsakların ihtiyaç duyduğu, çalışma yaptığı konularda internet üzerinden birçok kaynağa kolaylıkla ulaşabiliriz. Bu konuda olanaklarımız zorlanarak onlara çeşitli materyaller ve şiir, resim, öykü gibi ürünleri ulaştırmak görevlerimiz arasında olmalıdır. Bu kapsamda gerçekleştireceğimiz dayanışmayı kalıcı hale getirmek, bunların takipçisi olmak da gerekmektedir. Anlık girişimlerle yetinilmemelidir. Devletin hapishaneler özgülünde dışarıda atılan adımların kalıcı olmayışından cesaret aldığı ve tutsaklara daha pervasızca saldırdığı bilinmelidir.

Hiç yorum yok: