HANGİ TARAFTASIN?
Zayıf ve güçlünün çatışmasında, taraflardan birine destek sunulması sonu belirleyen önemli bir etkendir. Tarafı olduğumuz güçlü ise, beklenen sonuç erken elde edilir. Zayıfsa, durumun tersi yönde sonuçlanması olasılığı artar.
Kapitalizmde, ‘zayıf’ olan halk kitleleridir. ‘Rahat bir yaşam’ için çalışarak temel gereksinimlerini elde etmek isteyenler yani… Ne yazık ki, bunu yaparken, her daim sorunlarla karşılaşmaktalar. Düzenli asgari bir gelir, hayat boyu güvenin zeminini vermemekte, her an bir şeylerin ters gideceği olasılığı, onu daha fazla üretmeye baskılamaktadır. Böylece iş, araç olmaktan çıkarak bir bulanıklığa yol açmaktadır. Öyle ki, günlük yaşamın büyük kısmını işte geçirip, sevdikleriyle paylaşımını akşam birkaç saate ve hafta sonuna mahkum etmek zorunda bırakılmaktalar. Temel bir hak olan, iyi bir yaşam hakkı, böylece gasp edilerek, yaşam; para-iş girdabında çürütülmektedir
Kapitalizmin doğasından kaynaklanan bu durum, bizlerce ezen ve ezilen taraflar olarak tanımlanan iki tarafı yaratmaktadır. Ezilenler, yani işçi sınıfı ve geniş halk kitleleri ve ezen, sermaye sahibi holdingler, medya baronları, bankların başını çektiği burjuvazi…
Ezen ve ezilen çatışmasında, güçlü bir örgütlü duruş olmaksızın süreci ezilenden yana çevirmek olanaksızdır. O yüzden, her an büyümek, genç kitleleri bu sürece destek sunmak üzere örgütlenmeye ikna etmekle karşı karşıyayız. Böylece örgütlenerek güç ve güç olarak da değiştirebilen olabiliriz.
Her birimizin çevremizde çok sayıda ilişkide olduğumuz insanlar olmasına rağmen bu ilişkileri örgütlemede zayıflıklar görülebiliyor. Kimi zaman, en yakınımızdakileri örgütlemek, şehirler ötesi bir faaliyette tanıştığımız birini örgütlemekten daha zormuş gibi sahte bir kavrayış yaratabiliyor. Halbuki, bireysel yaşamımızda bolca yan yana geldiğimiz, kurumumuzu tanıyan bir potansiyeli örgütlemek daha gerçekçi olsa gerek.
Bu tarz ilişkilerde kırmaya korktuğumuz statükolar, bizi bu girişimleri ertelemeye itebilmektedir. Çünkü bu katmanla kurulan ilişkiler devrimci bir zeminde gelişmemiştir. Ailevi dostluk-akraba gibi ilişkilere dayalı bu durumun bozulması, bizim yaklaşım ve devrimci duruşumuzun da sorgulanmasını getirmektedir. Dolayısıyla çevremizdekilerin örgütlenmesi, bizlerin bireysel yaşamdaki devrimci duruşumuzla da bağlantılıdır.
Günlük yaşamımızda ilişkide olduğumuz gençlere karşı nasıl bir kimlik yansıttığımız önemlidir. Devrimci faaliyetimizi onlarla ne denli tartışma becerisi gösteriyoruz? Ya da “yoldaşlarımız ve diğerleri” diye bir kavrayışımız mı var? Eğer öyle ise, bu sonucu yaratan sebeplerde bize düşen pay nedir?
“Hangi taraftasın?” kampanyası, bu yanıyla örgütlü gücümüze ve yanı başımızda örgütsüz duran gençleri hedefleyen bir örgütlenme kampanyasıdır. Bir yandan, tarafımızı belirlememize rağmen yapamadıklarımıza yoğunlaşırken, diğer yandan çevre çeperimizde bize yakın duran gençleri kurumumuza katma sürecidir. Bunu yaparken, işe hangi tarafta olduğumuzu sorgulayarak başlamak ise doğru olanıdır.
Kapitalizmin, ekonomik krizle sersemleştiği günümüzde, süreci atlatmak için saldırganlığını arttıracağı kesindir. Baskı ve hak gaspları ile derinleşecek olan bu süreçle, ezilen halk kitlelerinden güç birlikteliği yaratma kavgası, kampanyamızın da anlam kazanabileceği bir dönemi de beraberinde getirmektedir. Geniş kitlelerde kapitalizme karşı duyulan güvensizlik derinleştirilmeli, ulaştığımız alanlarda sistem teşhiri yapılarak, hak alma mücadelesini büyütmeliyiz. Saldıran ve ezilen tarafların, geniş kitlelerce de daha net görülmeye başladığı bu dönem, taraf olmaya çağrının daha da yüksek sesle yapılması gereken elverişli dönemlerden biridir. Gelişmelere paralel, kendimizden başlayarak, yakın çevremiz ve diğerleriyle devam eden bir yol haritasıyla doğru hareket tarzını yaratalım.
YDG’li olarak, sürece daha fazla emek harcayabilmenin yolunu arayalım.
Eksiklerimizi aşmakta açık, mütevazi ve ısrarlı olalım.
Örgütsüz duruşları ele alarak, bunun objektif olarak karşı tarafa hizmet ettiğini anlatalım.
Taraf olmanın zorunluluğunu görerek, her alanda kampanyamızı büyütelim!
ATİK-YDG
26 Nisan 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder